Install Steam
login
|
language
简体中文 (Simplified Chinese)
繁體中文 (Traditional Chinese)
日本語 (Japanese)
한국어 (Korean)
ไทย (Thai)
Български (Bulgarian)
Čeština (Czech)
Dansk (Danish)
Deutsch (German)
Español - España (Spanish - Spain)
Español - Latinoamérica (Spanish - Latin America)
Ελληνικά (Greek)
Français (French)
Italiano (Italian)
Bahasa Indonesia (Indonesian)
Magyar (Hungarian)
Nederlands (Dutch)
Norsk (Norwegian)
Polski (Polish)
Português (Portuguese - Portugal)
Português - Brasil (Portuguese - Brazil)
Română (Romanian)
Русский (Russian)
Suomi (Finnish)
Svenska (Swedish)
Türkçe (Turkish)
Tiếng Việt (Vietnamese)
Українська (Ukrainian)
Report a translation problem
Gece 2 suları, kafamda kulaklık, elimde AK… Dust2’de oynuyorum.
Bu da koltuğun ucunda, beni izliyor.
2v1 kaldım, takım ölmüş
Bu da heyecanla, “Koş abi, yapacaksın bu sefer,” diyor.
Ben de bir havaya girmişim
Tünelden girerken arkamdan hafif bir ses:
“Abi sen oynarken... bi tuhaf oluyorum ben ya.”
Dedim, “Ne tuhafı oğlum?
Derken short’tan biri çıktı, tek kurşunla indirdim.
Bu da heyecanla zıpladı:
Sonra bir anda Benim yarra tuttu ve başladı yalamaya
Olum ne yapıyorsun derken diğer adam çıkıp beni vurdu
“Abi heyecandan oldu ya,” dedi, göz göze geldik.
Gülerek dedim “Yoksa sen her clutch’ta buraya mı sarıyorsun?”
Sonra sustuk.
Round’ı kaybettim.
Ama ben aslında o gün oyunu değil, kendimi kaybettim.
Artık birlikte oynuyoruz,
Canım kardeşim.