1 Person fand diese Rezension hilfreich
Empfohlen
0.0 Std. in den vergangenen zwei Wochen / 42.7 Std. insgesamt (39.4 Std. zum Zeitpunkt der Rezension)
Verfasst: 6. März um 5:35
Aktualisiert: 6. März um 6:08

Yes, Indeed.

Bu seriye zamanında ilk önce Dark Souls 3 ile giriş yapmış ama becerememiştim, hayatımın çoğu oyun, dizi, film vb. her şeyden sıkıldığım bir dönemiydi. Dark Souls 3 yine o oyunlar gibi ciddiye almadan girdiğim bir oyun olarak o zamanlar ilk defa bana kendini önemsettiren, oynarken ciddiye almamı sağlayan bir oyun olmuştu. Lakin beceremediğimden oyunu sildiğim de, içimde uzun bir süre sonra ilk defa bir evrene girmek istediğimi hissettim. Uzun zaman sonra ilk defa bir şey bana ilgi çekici gelmeye başlamıştı. Bende bu seriye en baştan girmeye karar verip ilk oyunu yüklemiştim. Oyunun o zaman remastered'ı çıkmamıştı ve oyun performans olarak aşırı sıkıntılıydı. Buna rağmen çeşitli fixlerle oyunu oynayıp bitirmiştim. Ve sonra bir daha bitirdim ve sonra bir kaç kez daha bitirdim. Daha sonra Dark Souls evreni ile alakalı lore araştırmaya başladım, Dark Souls ilginç bir şekilde zamanında bu kadar popüler olmamasına rağmen internet Souls lore videoları vb. Souls'la alakalı tonla içerik barındırıyordu. Bu şekilde bu oyuna evrene iyice kendimi kaptırıp diğer oyunları da oynamaya başladım.

Dark Souls 1'in diğer oyunlara nazaran verdiği o deneyimi hala başka oyunlarda bulamıyorum. Bunu spoiler vermeden sadece tanımlayabilirim. Çaresizlik, kaybolmak, ilerleme korkusu, umut, güçlenme ve umutsuzluk. Oyunu internetten bakmayıp tek başınıza oynarsanız bunların hepsini iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

Yine bu oyuna en yakın deneyimi verenler diğer Dark Souls'lar. Dark Souls bize kendimizi anlatıyor, insanoğlunu. Tabii ki herhangi bir hikayeli oyun gibi ara sahneler veya benzeri bir şey izlemiyorsunuz. Hatta anlatı olarak çok kötü diyebilirsiniz ama bence bu bir tercih. Çünkü hikayenin şu anki hali tam da Miyazakinin yapmak istediği şeyi becerdi. İnternete girin bakın, çok büyük bir community oluşturdu bu oyun. Herkes hikayeyi açıklamaya falan çalıştı, buda ortaya çok geniş bakış açısıyla bakılan çok farklı anlam çıkarabileceğimiz tonla teorinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Miyazaki oyunun genel direktörü çocukken yaşadığı şeyi bize aynen yaşattı. Çocukken okuduğu kitapların belli kısımlarını anlayamadığında boşlukları kendi doldururmuş. Biz oyunculardan beklediği de buydu. Demem o ki herkes kendi anlamını, olduğu durumdan kaynaklı farklı farklı anlatıları çıkarıyor. Bende farklı yorumlar yaptığım oldu ama oyunun bizden farklı yorumlar beklemesine rağmen yine de belli bir ana mesajı var. Oyuna ilk girdiğinizdeki o anlamsızca etrafa bakıp gezmemiz, acımasız dünyasını keşfetmemiz, bir anlam çıkarmaya çalışmamız, boşlukları doldurmamız ve yavaşca üstesinden gelip ateşi tekrar yakmamız ama sonrasında aynı Gwyn de olduğu gibi ateşin sönecek olması, tekrar bir Chosen Undead seçilmesi ve tekrar bir döngüye girmek. Primordial Serpent'in bu evrenin her türlü söneceğini bilip tekrar ve tekrar bu kişilere yardım etmesi vb. bunları tek bir oynanışta görebiliyorsunuz, bunların aslında herhangi bir anlamı yok. Bu dünyada doğduk, büyüdük, yaşamaya ve ölmemeye çalışıyoruz ve yinede ölüyoruz, Tüm bu saçmalıklar arasında bu evreni anlamaya çalışıyoruz, anlamlandırmaya çalışıyoruz. Boşlukları dolduruyoruz, ama yinede bir gün ateş sönecek ve karanlık gelecek. Oyunun bizim dünyamızla, hayatımızla çizdiği paralellik bu oyunun aslında verdiği mesajdır. Oyundaki ateşin bir çok metafor anlatımı var. Prometheus'un hikayesi gibi örneğin. Oyunun başında oturan bir Crestfallen şövalyesi var, karakterimizle konuştuğunda her şeyin anlamsızlığını ve kalkıp herhangi bir mücadeleye girişmenin anlamsızlığından bahsediyor ve sonra biz bir takım şeyler yaptıktan sonra kalkıp o da ne olacağını bildiği halde mücadeleye başlıyor. En sonunda ise kendisi de bir hollow oluyor (oyunun evreninde hollow olmak kötü kabul edilir ölmek gibidir. ama aslında insanın doğası hollowdur vb.). Bunlardan da çıkarabileceğimiz gibi oyun ne olursa olsun, ne kadar anlamsız olursa olsun mücadele etmemiz gerektiğini anlatıyor. Çünkü oturup ölmeyi de bekleyebilirsin, kendi konfor alanından çıkmakta istemeyebilirsin ama bunlara rağmen bu anlamsız şeylere rağmen kendi anlamını bulmak ve bunun için mücadele etmek Dark Souls'un mesajıdır.

Dark Souls benim en sevdiğim oyun olmayı başardı. Mekaniklerini falan anlatmaya gerek duymuyorum zaten. Tek diyeceğim her yeni buildle tekrar ve tekrar bitireceksiniz bu oyunu. Oyun zor gelebilir ama bazı oyun içi eşyaları okumanız lazım çünkü aslında oyun zor değil ama nasıl oynanacağı konusunda kendini aşırı saklıyor. Buda oyuna anlayabilirseniz yaşadığınız en güzel oyun deneyimlerinden birini sunmasını sağlıyor. Hatta bana göre en basit Souls oyunu bu oyundur.
War diese Rezension hilfreich? Ja Nein Lustig Preis verleihen
Für diese Rezension sind Kommentare deaktiviert.