4
Products
reviewed
189
Products
in account

Recent reviews by stg

Showing 1-4 of 4 entries
No one has rated this review as helpful yet
1.5 hrs on record
Hayatımda bunun kadar kötü çok az oyun oynadım. Oyunu o kadar beğenmedim ki bunu buraya yazma gereği duydum.

Kendine has grafikleri var eyvallah ama o grafiklerle de başardığı bir şey yok, aksine her yer, her şey ışık saçıyor, kalabalıkta görüşü olumsuz yönde etkiliyor.

Tuş şablonu kötü: O kadar kötü ki oyunu oynamanıza bile gerek yok, ana menü açılır açılmaz o kötü şablon sizi karşılıyor zaten.

Yalandan da olsa herhangi bir hikayesi var mı, varsa nasıl anlatıyor hiçbir fikrim yok, çünkü sadece ilk boss fight'a kadar dayanabildim. Dayanabildim diyorum, evet. Kamera açıları inanılmayacak derecede kötü. Oyunu oynamak için ciddi anlamda kamera açılarıyla mücadele ettim. Sözde hack&slash oyunu ama garip garip kamera hareketleri var. Bu kamera ayarları sanki klavye&mouse oyuncularına saç baş yoldurtmak için özellikle yapılandırılmış gibi. Ya da oyun konsol için hazırlanmış da sonradan pc için hiçbir şeye dokunmadan sarmış da olabilirler. Ki zaten 30 FPS sınırı var. Yine de "koş-dodge-block-sapla" türünde bir oyun için asla kabul edilebilir bir durum değil.

Oyunda karakterleri tanıyacak kadar vakit geçirmedim ama ilk yönettiğimiz karakter (Daha sonradan değişiyor mu bilmiyorum.) Uzak Doğulunun gözünden tipik Amerikan tasviri işte: Soğuk, yakışıklı, havalı, iş bilen ama görece ahlaksız. Yan karakter olarak da yanında bi tane küçük kız var ki Türkiye'de çekilmiş yaz dizilerinde esas kızın yancılığını üstlenen sakar, şapşal hatta aptal ama sempatik gösterilmeye çalışılan arkadaş tiplemesi cuk diye oturur sanırım. Evet, sempatik değil.
"Allah aşkına sus lütfen." dedirtecek derecede kulak tırmalayan o gıcık sesini hâlâ duyabiliyorum.

İndirimde almayı düşünenleriniz varsa vazgeçsin.

Teşekkürler.
Posted 29 November, 2021. Last edited 29 November, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
5 people found this review helpful
10.2 hrs on record (10.0 hrs at review time)
Selamlar,

Oyunun Çıkış Tarihi: 29 Haziran 2012

Spoiler:

Hikâyeyi vücuda getiren fikir harika, muazzam!
Ama sonuç itibariyle her yol Roma’ya çıkıyor: 6 /10


...

Spec OPS: The Line, uzun zamandır kütüphanemde bulunan ve oynama fırsatı bulamadığım bir oyundu, ancak yakın zamanda oynayabildim. Meğer kütüphanemde bir inci tutuyormuşum.

Her ne kadar hikâye tabanlı olsa da böyle bol aksiyonlu savaş oyunlarında, oyunculara, bir şeyler anlatmaya çalışmak gerçekten büyük bir gayret ve özen gerektiriyor olsa gerek. Düşünün, onlarca düşman etrafınızı sarmış; bombalar, mermiler havada uçuşuyor. Ve siz bu ortamda, emrinizdeki yalnızca iki askerle hayatta kalmaya ve görevinizi yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Bir gözünüz sığınacak sağlam bir siper ararken diğeri sürekli kalan mühimmat ve cephanenizin üzerinde. Kendinizi aksiyona kaptırmış, yargı dağıtıyorsunuz. Bir savaş oyunundan daha ne beklenebilir, değil mi? Ama işte tam da bu noktada Spec OPS: The Line size dönüp “Durun, size anlatmak istediğimiz bir şeyler var.” diyebilme cesaretini gösteriyor.



Hikâye boyunca belli noktalarda birtakım kararlar vermeniz gerekiyor ve emin olun, bu kararlar öyle kolay kararlar değiller. Oyunun sihri de zaten burada devreye giriyor. Oyunun maksadı oyuncuyu sadece duygusal anlamda zorlamak değil, onu direkt olarak rahatsız etmek. Etik anlamda bir rahatsızlıktan bahsediyorum. Almak zorunda hissettiğiniz kararlar da en az alternatifleri kadar sizi etik anlamda rahatsız edebilecek bir potansiyel gösterebiliyor. Buraya kadar her şey mükemmel.

Henüz oynamamış olanlar için spoiler olmaması adına detaya inmiyorum ama yine de verilen bu kararların hikâyeye, dallanıp budaklandıracak kadar iyi bir şekilde yedirilememiş olduğunu üzülerek söylemek durumundayım. Oyun süresince verdiğiniz kararlar, maalesef, sadece içinde bulunduğunuz durumu etkiliyor -ki o da çok yüzeysel kalıyor, vicdanî bir rahatsızlıktan başka oyunda herhangi bir yaptırım gücü yok. Hikâyenin gidişatını ya da sonunu (sonda gösterilen minik sinematiklerin haricinde) etkilemesi gibi bir durum söz konusu değil. Son, yalnızca sonda verdiğiniz kararlarla değişiyor. Bu bir eksi, üzgünüm. Hikayede lineer ilerleyiş devam ediyor.

Ben son kertede oyunun; felsefe ve psikoloji birikimiyle yoğrulduğunu düşünüyor, yapılmaya çalışılan işi, fikri takdir ediyorum. Keşke seçim yapma ve süreci başka yerlere sürükleme noktasında oyuncuya daha fazla özgürlük alanı tanınabilseydi diye de içimden geçmiyor değil ama ne yapalım, elde olan bu. Umalım da ikinci oyunun çıkmayacağı duyurulmuş olmasına rağmen, bir şekilde bu karar tekrar gözden geçirilsin.



Oyunun grafik özellikleriyle alakalı pek bir şey diyemeyeceğim. Zira 2012’de çıkmış bir oyun için grafikleri bence oldukça tatmin edici. Bunun haricinde; oyunun, elbette, kendine has bir tuş şeması var. Her ne kadar benzeri savaş oyunlarındakine nazaran farklılık gösterse de alışması çok fazla zaman almıyor. Yine de başlarda, çatışma atmosferinde eliniz ayağınız birbirine dolaşabiliyor -ki o anlarda yaşadığınız anlık panik, oyuna ayrı bir heyecan katıyor. Ek olarak oyunun 5-6 saatlik bir oynama süresi var. Tadında bırakmışlar diyebilmek için biraz kısa, oyunun çok rahat uzatılabilecek bir yapısı varmış.

Oyunun multiplayer ve co-op modları da var ama an itibariyle kuma gömülmüş Dubai gibi, yaprak kıpırdamıyor.



Oyun iyi, bu oyunu mutlaka oynayın. Ama 50 lira vermeyin. Oyun, sonu itibariyle zaten inanılmaz bir fikrin ürünü olduğunu ortaya koymuş kaliteli bir yapım. Aynı zamanda, bu iddiayı daha da körükleyerek efsaneleşmiş, unutulmaz bir oyun olma potansiyeli varken, belki elde olmayan imkanlardan da kaynaklı olarak (kim bilir), direkten dönmüş şansız bir yapım.

Hikâyeyi vücuda getiren fikir harika, muazzam! Ama sonuç itibariyle her yol Roma’ya çıkıyor. 6/10



Bitirmeden önce oyunla ilgili beni kişisel anlamda hayal kırıklığına uğratan bir detaya değinmek istiyorum: Dubai’de Türkçe konuşan teröristler… Bu, her şeyden önce gereksizdir, her şeyden sonra ise ayıptır. Çok merak ediyorum: Yapımcıların, geliştiricilerin elinde 2007-2012 yıllarına ait nasıl istatistikler vardı ki Dubai’de Türkçe konuşan teröristleri akıl edebildiler? O kadar övdük, felsefe var, psikoloji var dedik ama sosyoloji ve coğrafya belli ki zayıf. xd Tamam, kurmacadır deyip geçiverelim. Ama belli ki teröristlerin Türkçe seslendirmeleri için kaynak ayırılmış, stüdyo kayıt vs. emek harcanmış, bari Türkçe altyazı için de ayrılsaydı o kaynak. Ya da daha güzeli, seslendirme yerine direkt Türkçe altyazı için kullanılmış olsaydı keşke, kaç satır var sanki… xd Üzerinden 8 sene geçmiş gerçi, şimdi söylenecek şeyler değiller ama bu noktaya dikkat edilseydi muhtemelen oyundan çok daha erken haberimiz olurdu gibime geliyor.

Neyse… Yanlış ifade ettiğimi düşündüğünüz, katıldığınız ya da “Ulan sen oyundan ne anlarsın…” vs. dediğiniz yerleri yorum kısmında saygılı bir üslupla belirtebilirsiniz.

Teşekkürler.
Posted 26 May, 2020. Last edited 26 May, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
35 people found this review helpful
3 people found this review funny
352.0 hrs on record (127.6 hrs at review time)
Selamlar,

Oyunun Çıkış Tarihi: 31 Mart 2010

Spoiler:

M&B II: Bannerlord'dan sonra en iyisi bu… 9/10



Sizi içine çeken ve kendisi istemediği sürece asla içinden çıkmanıza müsaade etmeyen bazı oyunlar vardır. Bu söylediğim iyi bir şey mi yoksa kötü mü artık orası size kalmış. M&B: Warband de bu oyunlardan biri. Üstelik 2010’da çıkmış olmasına rağmen bugün bile bunu yapabilen nadir oyunlardan biri. Warband; yıllar sonra kendisiyle ilgili anılarınızı tazelemek maksadıyla kısa süre göz atmak için girseniz bile, size beklediğiniz, arzuladığınız o nostalji hissinden çok, yeni ve daha önce hiç yaşanmamış bir deneyim sunuyormuş gibi geliyor. Evet, oyun efsunlu bir oyun. :D

Peki bunu nasıl başarıyor? Mount&Blade serisini, yukarıda bahsettiğim tarzdaki oyunlar gibi, bu noktaya taşıyan şey tek başlarına oyunların içindeki dövüş mekanikleri, bölüm, mekân, çevre tasarımları, görsel zenginlik, kaplama detayı ya da çoklu oyuncu desteği vs. değil. Tüm bunları etkileyen, dönüştüren orijinal ve zekice bir fikir var serinin arkasında.

Oyunda her şey Kalradya adı verilen geniş bir coğrafyanın haritası üzerinde geçiyor. Şehirler, köyler, derebeyleri, haydutlar… Yani oyunda etkileşime girebileceğiniz her şey bu haritanın üzerinde yer alıyor ve harita üzerindeki seyahatlerinizde zaman akıyor, gün döngüsü devam ediyor. Savaşa ya da bir mekâna katılmak gibi olası etkileşim durumlarında oyun, harita üzerinde bulunduğunuz o coğrafyanın ölçeğini kaldırıyormuş gibi bir etki yaratarak TPS moduna geçiyor ve kontrolü tamamen oyuncuya, size bırakıyor. Bunun gibi, Point and Click görünümlü sandbox RPG biçimini FPS/TPS Orta Çağ dövüş mekanikleriyle başarılı bir biçimde birleştirmek, benim bildiğim kadarıyla, daha önce yapılmış bir şey değildi. Oyunları şahsına münhasır bir noktaya taşıyan şey işte bu fikir aslında. Bu fikir dolayısıyla Warband üzerine bir inceleme yazmak da güç, çünkü her ne kadar Orta Çağ’da geçen ve içinde kılıç dövüşü bulunan her oyun az da olsa M&B serisi ile benzerlik gösterse de, oyunun doğrudan mukayese edilebilecek bir benzeri neredeyse yok.

Yine de aranızda Warband’i illaki bir şeylere benzetmek isteyen arkadaşlar varsa, onlar için:
Chivalry Medieval Warfare (2012): Multiplayer. Dövüş mekaniklerinin benzerliği tartışılır.
Blood and Gold: Caribbean! (2015): M&B oyun motoruyla geliştirilmiş bir oyun ama bana sıradan bir Warband modu gibi geldi, kaldı ki çok daha kaliteli Warband modları var.
Mordhau (2019): Hepinizin bildiği battle royal şey işte…
Kingdom Come: Deliverance (2018): Çıkış yaptığı sıralarda insanların, ısrarla “Orta Çağ’da geçen her oyunu Mount&Blade serisine benzetmek” adı verilen bir benzerlik kurma yarışına giriştikleri oyun… Tema ve belki FPS dövüş mekanikleri bakımından bir benzerlik :P
Yukarıdaki sözde benzerlerine bakınca M&B: Warband için, “SP’si ayrı, MP’si ayrı bir oyun…” gibi bir yorumda, pek tabii, bulunulabilir.



Geçelim oyuna…

Oyunun sandbox yapısı SP modunda size inanılmaz bir özgürlük tanıyor: İster paralı asker olun ister derebeyi ister kral... Oyun, 6 krallığın hüküm sürdüğü büyük bir harita sunuyor. Haritada seyahat ederken arka planda tarafında yaşanan gelişmelerden haberdar ediliyorsunuz ama her zaman her yere yetişmeniz elbette mümkün olmuyor. İki gününüzü alan bir yolculuk sırasında köyünüz de yağmalanabilir, kaleniz de kuşatılabilir ki bu oyuna hareket ve canlılık katan bir unsur.

Oyunda gece-gündüz zaman döngüsü bulunuyor ve zaman sadece harita üzerinde kamp kurarken, köylerde, şehirlerde dinlenirken ya da seyahat ederken akıyor. Kullanılan zaman sistemi, siz ve ordunuzla alakalı pek çok şeyi etkiliyor. Geçen zaman zarfında orduyu beslemek için gerekli erzağınız tükenebiliyor ya da ordunuzun morali düşebiliyor, ki bu durumda firar vakaları da yaşanabiliyor.

Yapay zekânın savaş meydanlarındaki becerileri tatmin edici denilebilir. En azından boş boş yüzünüze bakmıyorlar, takıldıkları zaman, eh en azından, kurtulmaya çalışıyorlar, duruma göre ok-yay ya da kılıç-kalkan çekebiliyorlar. Kale kuşatmalarında, spawn oldukları yere ne kadar yaklaşırsanız yaklaşın, yine de şuursuzca surlara koşmaya çalışıyorlar ama giderken savaşmaya da devam ediyorlar.
Bürokrasi yapay zekâsı biraz yavan. Ama Bannerlord’da çok daha iyi olmasını umuyorum. Oyun, sunduğu özgürlük alanının aksine sınırlı bir bürokratik etkileşim biçimine sahip. Konuşmaların, verilen kararların, sarf edilen cümlelerin ve bunların sonuçlara olan etkilerinin bir şekilde biraz daha çoğaltılması, çeşitlendirilmesi gerekiyor. Aksi halde kendini tekrar eden bir oynanışın içinde buluyorsunuz kendinizi. Yine de ilginç bir biçimde bana keyifli geliyor açıkçası.

Oyunun grafikleri, 2010 yılında çıkmış bir oyun için, boyutu da göz önünde bulundurulduğunda, tatminkâr denilebilir. Üstelik optimizasyon bakımından da oldukça başarılı. Bunu 2004 yılında edindiğim eski bilgisayarımda Warband’i, orta grafik ayarlarda, ısınma, kasma olmadan sorunsuz olarak çalıştırabildiğim zamanlara dayanarak rahatça ifade edebiliyorum. Aynı yıllarda çıkan birçok oyun için bunu söyleyebilmem güç.

Oyun MP desteği de veriyor, ki burası oyunun, MP oyuncularına ölüm maçı ve kuşatma karşılaşmaları gibi daha rekabetçi modları sunduğu bambaşka bir alanı. Uzun süre SP modunda vakit geçirmiş, dövüş mekaniklerini kavramış ve becerilerinizi bunun üzerine geliştirmiş olabilirsiniz. Ama ne kadar uzun süre oynamış olursanız olun, sıradan bir MP karşılaşması için asla ama asla yeterli beceriye sahip olmadığınızı kavramanız, MP modunda geçireceğimiz bir dakikanızı alıyor. MP tecrübesi çok daha özel ve farklı…

Tüm bunların haricinde, oyunun yapımcısıyla ilgili çok daha fazla önemsediğim ve takdir ettiğim başka bir şey var: M&B markası etrafında tutkulu bir oyuncu kitlesi, topluluğu oluşturup, bu toplulukla birlikte hareket etmek, ki sanıyorum herhangi bir oyun yapımcısı tarafından başarılması en zor şeylerden biri budur. Buna imkân tanıyan Taleworlds Forum,[forums.taleworlds.com] oyuncuların hem birbirleriyle hem de geliştiricilerle bilgi ve fikir alışverişinde bulunabildiği ve geliştiricilerin de orada pişen, dile getirilen düşüncelerle oyuna sonradan ekleme-çıkarma yapabildikleri özel bir alan.

Bunun yanında Warband’in kolay modlanabilir bir yapısı da var ki Taleworlds bunu özellikle destekliyor. Forum sitelerinde de tamamlanan ya da yapım aşamasında olan bütün modların tanıtımına imkân veriyor. İnanılmaz modlar mevcut ki bu modlar sadece görsel-işitsel özelleştirmelerden ibaret olan modlar da değil üstelik… İçeriğin tamamen değiştirildiği modların yanı sıra oyun mekaniklerinin de kısmen değiştirildiği ya da yeni mekaniklerin eklenebildiği, sanki farklı bir oyun oynuyormuşsunuz hissini verebilecek kadar ilginç ve başarılı modlar var. Şahsen herhangi bir oyunun üzerine gayriresmî bir mod kurmayı tercih etmiyorum, sevmiyorum ama Warband benim için bir istisna… Warband’in, bu oyun modlarıyla daha farklı ve daha eğlenceli deneyim sunabildiğinin altını çizmek istiyorum.



Sonuç olarak,

Oyunu kesinlikle öneriyorum. Serinin yeni oyunu M&B II: Bannerlord da yolda iken en azından oyun mekaniklerine genel bir aşinalık kazanmak için alınıp bir süre keyifli vakit geçirilebilecek güzel bir oyun. Oyunda ancak uzun süre vakit geçirmiş oyuncuların şikâyet edebileceği önemsiz birkaç detay dışında, ilk bakışta çok da dikkat çeken, oynanışı ve akışı olumsuz yönde etkileyen çok önemli sorunlar yok.

M&B II: Bannerlord'dan sonra en iyisi bu… 9/10

Yerli geliştirici olduğu için kanaat notu da kullandım. :')



Yanlış ifade ettiğim, şurası şöyle değil ya da şurada fazla övmüşsün vs. dediğiniz yerleri yorum kısmında saygılı bir üslupla belirtebilirsiniz.

Teşekkürler.
Posted 20 January, 2020. Last edited 5 January, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
458.1 hrs on record (236.7 hrs at review time)
Selamlar...

Oyunun Çıkış Tarihi: 12 Ekim 2012

Spoiler:

Optimizasyon züğürdü, düşük sistem katili, oyuncu düşmanı bu oyuna puanım 5/10.

...

Öyle bir oyun düşünün ki kendisinin çuvalladığı yerden, oyunun gayriihtiyari bir araya gelmiş olan topluluğu alsın yürüsün.
Evet, bu oyun böyle bir oyun...

...

Mevcut oyun hakkında bir şeyler demeden önce minik bir girdi yapmak isterim:

10.12.2019 tarihinde, saat 20.00 civarında yaklaşık 35000 oyuncu ile peak yaptığı,[steamspy.com] yine aynı saatlerde bu online oyuncu kitlesinin yaklaşık 8000'inin multiplayer modda[stats.truckersmp.com] vakit geçirdiği oyun. Linkleri de ekledim ki sizler de kontrol edebilesiniz...

Arkadaşlar oran neredeyse %25, yani o gün o saatlerde oyunda olan neredeyse her 4 kişiden biri multiplayer modunu kullanmış. Bu istatistikler de her gün aşağı yukarı böyle oluyor. Bu platformdaki incelemelerde en çok merak ettiğim şey, inceleme yazılırken, aslında SCS Software ile hiçbir ilişkisi olmayan multiplayer modunun da değerlendirmeye alınıp alınmadığı oluyor haliyle...

Ben oyunun multiplayer modunun kullanıyorum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, oyunun multiplayer modu olmasaydı bırakın şu anda sahip olduğum DLC'leri, oyunun kendisini bile almazdım. Yukarıda işaret ettiğim istatistiklerden yola çıkarak bu oyuncu kitlesinin de, en azından dörtte birinin, benimle aynı şekilde şekilde düşündüğüne inanıyorum. Hal böyleyken SCS Software'in, oyunun çıkışından bu yana 7 yıl geçmesine rağmen hâlâ bu açık talebe duyarsız kalması, aşırı sinir bozucu olmasının yanında, inanılmaz bir hayal kırıklığı da yaratıyor.

Arkadaşımla birlikte direksiyon sallamak için 5 farklı hesaba giriş yapmak pek de mantıklı değil. Ayrıca MP iddiası olmadığı gibi, iddiası olan MP modunu da desteklemiyor. Oyuna her güncelleme geldiğinde MP için de ayrı bir güncelleme beklemek ya da MP moduna girebilmek için oyunun önceki-sonraki sürümleri arasında mekik dokumak, sıradan bir ETS 2 MP oyuncusu için alışılmış bir durum...

Diyelim ve şimdi elimizdekilere bir bakalım...

...

Oyunun MP iddiası yok ama ortada gözle görülür bir talep varken resmi bir MP hamlesinin olmamasını bir kusur olarak görüyorum.

Bunun haricinde bir araç simülasyon oyunundan beklentim elbette sağlam sürüş mekaniklerinin olması ki SCS Software'in en iyi yaptığı şey bu zaten. Evet, buraya bir tam puan alalım... Ama sürüşün dışında kalan alanlar içinse aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Mesela oyunda hasar mekaniği yok, daha doğrusu bir tembellik örneği olarak göstergelerden ibaret bir yalancı hasar mekaniği var diyelim ki bunun da grafik anlamda bir karşılığı yok. 7 yılda kat edilen mesafe sadece onlarca süslü DLC olmamalıydı kanaatimce.

Yapay zeka idare eder gibi gibi... Her ne kadar MP modunda zaman zaman karşınıza daha kötü sürücüler çıkabiliyor olsa da oyunun yapay zeka konusunda da sıkıntısı yok değil: aniden önüne kırmalar, sinyal verir vermez dönmeler, özellikle döner kavşaklardaki kestirilemez manevralar... Düz yolda dikkat çeken bir sorun yok.

Oyunun devasa bir haritası var denilebilir. Ama oyunu aldığınızda verili olarak gelen o ilk haritadan pek bir beklentiniz olmasın. Zira neredeyse birbirinin aynısı minik minik şehirlerden başka bir şey yok. Harita DLC'leri oyunda açıkça fark yaratıyor. Yollar, kültürel doku vs... Ama yine de "Promods" harita modunun kalitesine yaklaşabilecek kadar da görsel anlamda bir şey ifade etmiyorlar maalesef. Bu değerlendirmeden "Road The Blacks Sea" DLC'sini hariç tutuyorum, o çok etkileyici bir iş olmuş, beğendim.

Grafikler hakkında söylenecek pek bir şey yok. Şahsen simülasyon oyunlarından öyle aman aman grafik özellikler beklemem. Ama düşük ya da orta seviye bir donanıma sahipseniz, ETS 2'de tercih ettiğiniz grafik ayarlarıyla muhtemelen GTA 5'te daha fazla FPS alırsınız. (Şakayla karışık xd) Yanlış anlaşılmasın, SCS Software'i Rockstar Games ile karşılaştırmıyorum, ETS 2'yi çıkarmasının üzerinden geçen 7 yıla dikkat çekiyorum. Oyun grafik optimizasyon anlamında maalesef zayıf ve kararsız bir görünüm sergiliyor. Haritalar arasında gezinirken aldığınız, atıyorum, 90 fps bir anda 40-30-20'ye düşebilir.

Oyunun kolay modlanabilir bir yapısı bulunuyor, bu geliştiriciler için, daha da geniş anlamda oyuncu topluluğu için güzel ve önemli bir şey. Bunun için de SCS Software'e teşekkür ediyorum fakat MP modunun dışında başka herhangi bir mod kullanmayan sıradan bir oyuncu olarak oyunun kendisi hakkında yorum yaparken de durup bunu alkışlayacak değilim, üzgünüm.

...

Sonuç olarak,

Optimizasyon züğürdü, düşük sistem katili, oyuncu düşmanı bu oyuna puanım 5/10.

Oyunun güçlü bir alternatifi ya da ne bileyim, MP'yi kapsayan sağlam bir güncellemesi ve/veya belki aynı firmanın yeni bir oyunu gelene kadar maalesef 7 yıllık bu oyuna MP modlarla tutunmaya devam edeceğim.

Bu noktada Steam bana oyunu önerip önermediğimi soruyor... Yukarıda da yazdığım gibi ben oyunu tek başıma oynamak için almadım. Dolayısıyla, oyunu uzunca bir süre de offline ve single player oynamış olmama rağmen, SCS Software'in direttiği o orijinal tek kişilik oyunu ben önermiyorum. Hatta harita DLC'leri dahi olmayan tek kişilik oyunu hiç ama hiç önermiyorum.

Sen Hard Truck'ı piyasadan silen oyunsun. Sene olmuş 2020, azıcık yardımcı ol be...

...

Yanlış ifade ettiğim, şurası şöyle değil ya da şurada fazla yüklenmişsin vs. dediğiniz yerleri yorum kısmında saygılı bir üslupla belirtebilirsiniz.

Teşekkürler.

----------------------------

29.12.2019 Güncellemesi

Steam'de aynı anda halihazırda oyuna giriş yapmış olan maksimum oyuncu sayısı: 43835
Aynı saatlerde oyunun multiplayer modunu kullanan maksimum oyuncu sayısı: 11082

----------------------------
Posted 11 December, 2019. Last edited 29 December, 2019.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
Showing 1-4 of 4 entries