28
Products
reviewed
0
Products
in account

Recent reviews by Machevil

< 1  2  3 >
Showing 1-10 of 28 entries
No one has rated this review as helpful yet
2.0 hrs on record
nice.
Posted 28 November, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
6.1 hrs on record (2.7 hrs at review time)
saçma sapan konuşma la
Posted 23 September, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
2 people found this review funny
207.5 hrs on record (160.8 hrs at review time)
Şeytanla seks yapmadan önce üç arkadaşımı balkonun aşağısına erketeye koydum. Ne olur ne olmaz şeytan sonuçta... İşte soyunduk şeytan ablayla yatıyoruz, bu pompa esnasında benden bedenimin imajını istedi. Sen olayım diyor. Delirmiş! Dedim ben benim sen de sensin, o da dedi yok olmaz böyle falan filan derken çırılçıplak başladık bunla kavgaya... Ne silah var ne zırh, sadece donum ve yumruklarım var. Bu arada şeytan da soyunduğu için zırh puanlarını kaybetmiş, eskisinden daha zayıf yani. Ben de hemen erketedeki arkadaşlarımla fırsat bu fırsat dedim, bunu iki turda kafakola aldım ve bir zina yuvasını daha alnımın akıyla yok ettim!

10/10
Posted 11 September, 2024. Last edited 11 September, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
0.7 hrs on record (0.2 hrs at review time)
Yerelleştirmesi muazzam. Çeviriyi kim yaptıysa ya Türk ya da Türk diline, argosuna, jargonlarına hakim biri.
Böyle edebi işler görmek bizi sevindirir.
Posted 16 July, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
1 person found this review helpful
193.4 hrs on record (93.8 hrs at review time)
hoştir.
Posted 24 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
7.2 hrs on record
Call of serisinde saklı cevher dedikleri oyun budur. Sadece rusya bölümlerinin atmosferi için bile oynanır.
Posted 13 January, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
14.5 hrs on record (6.5 hrs at review time)
Bu oyunda bir pancar motorusunuz. Ama karakteriniz kendisini biçer-döver zannediyor ve bu yüzden bir kimlik bunalımında. Her şey üstüne üstüne geliyor. Özellikle yaratıklar. Siz de üstünüze gelen bu yaratıkları kesip onlardan düşen mavi pancarları yedikçe deneyim puanı kazanıyorsunuz. Bunalımdan bir şekilde çıkmaya çalışıyorsunuz. Bu deneyim puanlarıyla her levelde rolantiniz daha bir artıyor, silindir çapınız falan genişliyor. Sıkıştırma oranında belli bir randıman yakalayınca da artık şu pancar motorlarına özgü TAKA TAKA TAKA sesini daha çok duymaya başlıyorsunuz. Evet, TAKA TAKA sesine dikkat edin. Bu iyiye alamet. Bu sesi ne kadar net ve aralıksız olarak duyuyorsanız kadar güçlenmişsiniz demektir.

Kısaca, Vampire Survivors'da en azından bir stage'i bitirebilenler beni çok iyi anladılar. Müzikler, efektler falan konsepte uygun, güzel ama bu oyunu bence kulaklıksız oynayın kardeşim.
Posted 28 December, 2022. Last edited 28 December, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
7 people found this review helpful
2 people found this review funny
16.6 hrs on record (7.5 hrs at review time)
20 seneden beri Total War oyunlarını oynuyorum. İlk MTW'den beri. Ben bu kadar karışık, darmadağın ve insana baş ağrısı veren bir arayüz görmedim! Her yerden yazı, simge, isim ve bildirim fışkırıyor. Normalde hiçbir TW oyununda arayüzden şikayet etmemiştim ama inanılmaz bir şekilde bu oyunu bırakma sebebim arayüzünün kullanışsızlığı oldu.
Görüldüğü gibi bir oyuna çok fazla özellik ve detay eklemek onu iyi yapmıyor. Çok fazla bilgi de yorucu olabiliyor. Önemli olan bu mekanikleri sade bir oynanabilirlik vasıtasıyla sunabilmektir. Yazık olmuş.
Posted 15 July, 2022. Last edited 15 July, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
16 people found this review helpful
2
146.6 hrs on record (13.1 hrs at review time)
Efsaneyi bilenler bilir: Kral Arthur'un oğlu Mordred onu bir savaşta öldürür, ancak bunu yaparken babasından aldığı son bir darbeyle kendisi de hayatını kaybeder.

Oyun tam da bu noktada başlıyor. MS 4 ve 5. yüzyıl arasına tarihlenen Britanya mitolojisinde mitik bir obje olan efsanevi kılıç Excalibur'u, Kral Arthur'un babası Uther Pendrogan'a veren Lady of the Lake tarafından diriltiyor ve en başta Camelot kalesi olmak üzere tüm Avalon'u hükmümüz altına almaya çalışırken Kral Arthur'un peşine düşüyoruz. Neden? Çünkü oyunun alternatif gerçekliğinde Mordred aslında Kral Arthur'u öldürememiş ve bizden başladığımız işi bir an evvel bitirmemiz isteniyor. Bu Mordred'de zaten Küba adasından Miami'ye yeni adım atmış Tony Montana gibi bir karakter. Asarım-keserim havalarında hep atarlı geziyor. Hiç geri vitesi yok. Fazlasıyla sayko ve bu yüzden yaşadığı devrin adamıdır diyebilirim.

Oynanış mekaniklerine değinmem gerekirse, şimdi size desem ki; Dark Souls atmosferini, Baldurs Gate'in old school havasıyla karıştırıp üzerine Xcom serilerinin üs yönetme ve tur bazlı savaş sistemini ekleyin.

İşte bir adet nurtopu gibi King Arthur:Knight's Tale'imiz oldu.

Açık konuşmak gerekirse ortaya çıkan iş gerçekten başarılı! Oyun bildiğin şöyle mage'ini, savaşçını, assasını, okçunu partine alıp zindan zindan gezdiğin klasik bir ryo tadı veriyor. Müziklerden karakter seslendirmelerine, arayüzden yaptığınız seçimlere kadar gerçekten o karanlık ve antik dönemin konseptini yaşıyorsunuz. Zaten firmanın eski oyunlarına baktığımızda hep Kral Arthur efsaneleri üzerine RYO/Point & Click tarzında işler yapmışlar. O yüzden burada ciddi bir lore bilgisi sizi karşılamaya hazır arkadaşlar. O konuda hiç şüpheniz olmasın. Hikayesi akıyor...

Oyunun dört daldan oluşan bir ahlak ağacı sistemi var. Yaptığınız seçimlere göre Christian, Rightful, Tyrant ya da Old Faith dallarında harcamak için puan kazanıyorsunuz. Bu seçimleri yapmak o kadar kolay değil çünkü partinizdeki şövalyelerle sürekli ilişki halindesiniz. Gerçekten çok çetrefilli ve ikilik yaratan durumlarla karşılaşıyorsunuz.
Partinizdeki adamların ahlaki kodlarına aykırı bir seçim yaptığınızda sadakatleri azalıyor ve bu durum böyle giderse önce savaşta kötü performans sergilemeye başlıyor, daha ileri safhalarda ise sizi tamamen terk ediyorlar. Dünya haritasına geçtiğimizde ise bu sefer hükmetmeye çalıştığımız adanın halkıyla ve Camelot kalesindeki ufak tefek bürokratik meselelerle alakalı seçimler yapmamız gerekiyor. Ayrıca yine aynı harita üzerinde şövalyelerinize yuvarlak masa rütbeleri verebiliyor ve onları revir, kilise, eğitim alanı gibi binalara atayabiliyorsunuz.

Bu rütbe ve makamların, örneğin satın alımlarda %10 indirim ya da %10 daha hızlı iyileşme süresi gibi özellikleri var. Karakterlerin bir takım base statları olduğu gibi alamet-i farikaları niteliğinde olan bazı base özellikleri de bulunuyor ve bunlar değiştirilemiyor. O yüzden gidip de necromancer olan bir büyücüyü revir ya da kilisenin başına atamak saçma olur. Onun yeri büyücü kulesi.

Harita tasarımları biraz kendisini tekrar eder gibi dursa da combat'a geçtiğinizde o tekdüzelikten çıkıldığını fark ediyorsunuz. Oyun ne yapıp ediyor; sizi pusuya, tuzağa, savaşın tam ortasına düşürmeyi başarıyor. Mutlaka ve mutlaka sayıca sizden çok fazla olan düşmanlar tarafından kuşatılıyorsunuz.
Etrafınıza tuzaklar döşeyip savunmaya geçmek ve bu esnada düşmanın tuzaklara yakalanışını izlemek çok eğlenceli olsa da ben sırf tuzak attım diye tuzağa düşen bir yapay zekayı kabul etmiyorum. Daha meydan okuyucu bir deneyim istiyorsanız Hard ve üzeri zorluk seviyesinde oynamanızı tavsiye ederim. Bazı karşılaşmalarda düşman grubun lideriyle teke tek düello yapma şansınız da var. Adamınızı seçiyor ve kapışmaya başlıyorsunuz. Bu düello bölümleri şövalyelik çağının ruhunu doğru yansıtan bir başka güzel detay. Oyuna zekice yedirildiğini söyleyebilirim.

Araziyi iyi okumanız gerekiyor. Mesela rogue bir karakterle görünmezliği basıp 20 tane düşmanının arasından elinizi kolunuzu sallayarak geçemiyorsunuz. Araziyi ve hava koşullarını iyi kullanmalısınız. Sisi, gölgeleri ve çayırlık alanları hesaba katmalısınız. Ben savaşçımla önümdeki sis tabakasını hesaba katmadan çok düşman kalabalığı arasına düştüm. Çatışmaya girmeden evvel savaşın gerçekleşeceği alanda keşif yaparsanız ekip üyelerinizi farklı açılarda konumlandırabiliyorsunuz. Bu da her bakımdan sizin için avantaj sağlıyor.

O kadar övdük şimdi de biraz gömelim... En büyük şikayetim yükleme sürelerinin uzunluğu. Müzikleri de çok güzel ama ne yazık ki bize sunulan repertuar çok kısıtlı. Umarım güncellemelerle yeni parçalar eklerler çünkü aynı melodiyi saatlerce dinlemek bazen can sıkabiliyor.

Grafikler elbette pek ahım şahım değil ama bu tür taktiksel-ryo oyunlarını sevenleri tatmin edecek düzeyde. O yüzden Divinity: Original Sin II'deki gibi pastoral bir senfoni beklemeyin. Yine, dönemin konsepti gereği seçilen renk paleti koyu-gri, siyah-beyaz, kahverengi tonlarda. Işıklandırmalar ise buz gibi soğuk.

Sıra tabanlı aksiyonun da bazı eksikleri yok değil... Aksiyon esnasında çevresel elementlerle etkileşiminiz ne yazık ki sadece ise siper almaktan ibaret. Bu konuda oyunun fizik motoru da sınıfta kalmış.

Gerçekten çok acaip bulduğum bir eksik ise kuşandığınız zırh ve silahların karakterlerin görünüşünde hiçbir değişiklik yapmaması. Çizimlere lafım yok ancak yapımcılar her karaktere bir portre belirleyip işin içinden çıkmış gibiler. Loot yapma hissinin olmayışı zorlu savaşların ardından alınan tatmini azaltan bir unsur. Ayrıca karakterlerinizin inventory'sine sadece dünya haritası ekranında erişebiliyorsunuz. Yani, keşif ve savaş yaptığınız haritaya girdiğinizde karakterin özelliklerini görüntüleme şansınız yok.

Oyun ayrıca hard diskte gereksiz bir yer işgal ediyor. Tam 121GB'dan bahsediyorum. Bu konuda pek çok şikayet var zaten. Yapımcılar disk boyutu konusunda bir güncelleme hazırladıklarını söylediler.

Ve tabii ki Türkçe dil desteği yok. Ne kadar metinler seslendirilmiş olsa da okuma yaptığınız bölümler hayli çok. O yüzden İngilizce dil bilginize güvenmiyor ama oyunu merak ediyorsanız uzak durun derim.
Posted 6 May, 2022. Last edited 12 May, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
33 people found this review helpful
3 people found this review funny
2
17.7 hrs on record (13.0 hrs at review time)
Tavern Mastern, Orta Çağ döneminde geçen bir han simülasyonuna göre fazlasıyla steril ve masalsı bir oyun olmuş. Ne yazık ki yaşayan, organik bir oyun atmosferinin varlığından bahsedemeyeceğim. Bar kavgaları, güreşler, kumar, kuytu köşesinde oturan gizemli adamlar, haydutlar, avcılar, fahişeler... Hiçbiri yok. Yani; 80 tane savaşçıyı, 120 tane korsanı bir hana koyup önlerine habire kadeh kadeh bal şarabı, bira servis edeceksiniz ama kelle kopartıp liman yağmalayan bu pek mazbut beyefendiler ve hanımefendiler birbirlerine küfür dahi etmeyecek öyle mi? Üstelik o gün ne yaptıkları konusunda birbirleriyle sohbet de etmeyecekler. En azından zoom yaptığımızda misafirlerimizin aralarında ne konuştuklarını duyabilmemiz gerekirdi. Araya sıkıştırılmış bu ufak tefek hikayeler, tek cümleden dahi oluşsalar, atmosferi daha da zenginleştirebilirdi. Zaten müşterilerle yaşayacağınız tek sıkıntı içkilerinin geç gelmesi sonucu mekanı terk etmeleri oluyor. O da daha fazla personelle telafi edilebilir veya ürünlerin fiyatını arttırıp mekana daha az müşteri gelmesini sağlayabilirsiniz. Böylece garsonlar daha az kişiye hizmet edeceğinden gecikme yaşanmaz. Bir diğer seçenek ise dekoratif öğelerin müşterilerinizi mekanda uzun süre tutması. İşte zaten bu gibi küçük, işletmeci mantığına uyan ayrıntılar oyunu zevkli yapıyor.

Çalışan personeliniz üzerinde onların yeteneklerini arttırmak, hangi katta hangi görevlerden sorumlu olduklarını belirlemek haricinde pek bir etkiniz yok. Nadiren maaştan şikayet etmeleri dışında ne istifa ediyorlar ne kasadan para çalıyorlar ne de işten eve mal kaçırıyorlar. "Patron biri yer biri bakar kıyamet bundan kopar. Günde 10 bin altın alıyorsun hani bize ikramiye?" demiyorlar. Hepsi melek. Hasta olduklarını da görmedim. Bu kulağa basit bir eleştiri gibi gelse de, Yapay Zeka'nın oyun dinamikleri üzerinde ne derece kayıtsız kaldığına işarettir.

Oyun türü olarak etiketinde en başta simülasyon yazdığına pek aldırış etmeyin. Oyunu kaybetmeniz mümkün değil. Zaten sanırım yapımcı da oyunu tasarlarken rahatlatıcı bir deneyim sunmayı düşünmüş. Hiç gerginlik yok. Arkanıza yaslanıp müzik eşliğinde takılıyorsunuz. Müzik dediysem birkaç parça var sadece. Onlar dönüp duruyor. Bilhassa otel kısımları, ışıklandırmanın önemi, dekorasyonun ve canlı müziğin müşteriyi mekanda uzun süre tutması gibi detaylar iyi işlenmiş. Mesela gerçek hayatta da bir lokantanın duvarına bisiklet asarsanız çorbanın fiyatı 15 lira artar. Burada da otel odasına bir tablo asıyorsun oda fiyatı gecelik 10 altın artıyor. Mantıklı. İşletmeci kafası böyle olmalı.

Neden önerdiğime gelince; 13 saat oynamışım. Keyifliydi daha da devam edeceğim çünkü oyun ümit vaat ediyor. Yapımcı oyunu terketmiş değil. Hatta armorgames sitesinde bir demo sürümü de mevcut. Flash sürümünden bu yana oyunun katettiği yol dikkate alınınca epey bir iş başarmışlar. Ancak Tavern Master simülasyon iddiasını kanıtlayacak daha fazla detaya ihtiyaç duyuyor. Ve müziğe. Ve daha gelişkin bir yapay zekaya! Ama galiba en can sıkıcısı da optimizasyon sorunu. Oyun ilerledikçe ve katlar ile NPC'lerin sayısı arttıkça yaşanan FPS düşüşlerinden ben de dahil, hâlâ birçok kişi şikayetçi.

Kıssadan hisse: Tavern Master, şu anki versiyonu ne kadar vakit geçirmelik basit bir mobil oyundan hallice gibi dursa da; 10 saat üzeri oynama süresi, keyifli ve yormayan oynanış mekanikleri göz önünde bulundurulduğunda vereceğiniz paraya değecektir.
Posted 16 January, 2022. Last edited 16 January, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 >
Showing 1-10 of 28 entries