22
Produk
yang diulas
198
Produk
yang dimiliki akun ini

Ulasan terkini oleh 𝕯𝖗𝖊𝖆𝖉𝖜𝖆𝖑𝖉

< 1  2  >
Menampilkan21-22 dari 22 kiriman
5 orang menganggap ulasan ini membantu
Tercatat 7.1 jam (Telah dimainkan 4.1 jam saat ulasan ditulis)
Yayında oyunu oynamaya başladım, normalde For Honor oynamamı isteyen kitlem bu oyunu çok sevdi. Gerek grafik gerek ambiyans olsun, oyunun bütün özellikleri aşırı derecede özgün ve oynayan kişiyi farklı bir moda sokuyor.

Oyuna Real Time Strategy Game demek biraz zor gibi, çünkü kendine özgün bir sistemi var. Karakterleri bir noktadan diğerine yönlendirmeye çalıştığınızda oyun durmuyor, yavaşlıyor.

Oyunun oynanış stilinide eskiden oynadığımız Heroes + C&C Red Alert gibi düşünebilirsiniz.

İlk başlarda oyun aşırı derece de kolay geliyor, mekanikleri oyun içerisinde öğreniyorsun çünkü. Mesela tutorial da "Infantry>Archer>Pikeman>Infantry>x" döngüsü hiçbir yerde anlatılmıyor. Upgradelerin özellikleri ve neleri kazanacağın da öğretilmiyor. Bunları oynayarak, oldschool gameplaylerde olduğu gibi kendin oynayarak keşfediyorsun ve öğreniyorsun.

Haliyle oyun gayet başarılı oluyor. 200mb lık küçük bir oyun olsa bile, gerek öğrenirken gerek oynarken, oynayan kişiyi aşırı derecede zorluyor, rekabetçi hissini hayatta tutuyor, ve mümkün mertebede zorluğu bir derece arttırıp tam "Aha yine aynısı" demek üzereyken sıkılmayı önlüyor.

Bu oyun bitene kadar yayınımı bunun üstüne yapmaya karar verdim. O kadar güzel bir oyun.
Diposting pada 17 November 2018. Terakhir diedit pada 17 November 2018.
Apakah ulasan ini membantu? Ya Tidak Lucu Penghargaan
1 orang menganggap ulasan ini membantu
Tercatat 958.2 jam (Telah dimainkan 396.3 jam saat ulasan ditulis)
Ulasan CS:GO
Lise de sınıflar arası yapılan bir turnuvada olduğunuzu düşünün.

Sınıfınız halat yarışına giriyor, rehber öğretmeniniz sizin sınıfın en güçlüsü olduğunuzu söyleyip sizi en arkaya götürüyor. Önünüze doğru birbirinden farklı egzantirik tipler görüyorsunuz.

Değişim programlarıyla ülkenize gelmiş dilinizi bilmeyen öğrenciler ile beraber aynı zamanda Türkçesi düzgün olmayan bilmem ne yöresinden gelmiş insanlar da mevcut.

Düdük çalıyor, halat iki taraftan çekilmeye başlıyor. İlk 5 saniye herşey normal gibi gözüküyor.

Ama o da ne?! Sizin halatın tarfında elinize batacak şekilde yerleştirilmiş iğneler var! Halatı çektikçe eliniz acıyor. Ön taraftaki Rus, ne yapacağını bilemiyor, Rus bocaladığı için arkasındaki İngiliz arkadaş kızıp bağırıyor. Amerika da rugby oynamış arkada "çekilin ulan" deyip ipi çekmeye çalışsada eline batan iğnelerden dolayı ciyak ciyak zar zor ipi sabit tutuyor. Sıranın ortasındaki bilmem ne yöresinden gelen arkadaş karşıya geçip diğer takıma tezahurat yapıyor "BENİM SINIFIMI BEN SEVMİYOM ZATEN" diyip sizi kötüleyip ağıza alınmayacak sözler söylüyor.

Bütün okul, sizin sınıfın kızları ve takım arkadaşlarınız (öbür tarafa geçmiş haysiyetsizde dahil) size bakıp sınıfın onurunu korumanız için bir kahraman edasıyla, gözlerinde ihtişamınızdan etkilendiklerinden dolayı parıltıyla bakıyorlar.

En önemlisi de öğretmen, o size güveniyor. O sizi bu yüzden en arkaya götürdü. Bütün takımı taşı diye.

Sizde tabi öğretmeni önemsemeden kızlar izliyor diye gaza gelip birşey yapmaya çalışıyorsunuz, ama elinze batan iğnelerden dolayı "EDERİM YAPACAĞINIZ İŞE!" deyip oyunu bırakıyorsunuz.

Siz bırakınca tabi takım yere kapaklanıyor.

Bunların hepsi 15 saniye de oluyor.

Ama aslında olan şu: Siz 6 yaşındasınız, ana okulundasınız. takım arkadaşlarınız sizinle yaşıt. Karşıda takım yok. 5 iniz bir tane plastik atlama ipini çekip duruyorsunuz. Bazılarınız köse ayakkabı, bazılarınız spor ayakkabıyla gelmiş. Seni anaokuluna getiren ebeveynin "uslu dur çocuğum, bak sen güçlüsün, canlarını yakma" diye bırakıyor.

Her biriniz birbirinizi sorumlu tutup duruyorsunuz. Kendi yaptığınız hataları görmüyorsunuz. Siz güçlüsünüz çünkü. Anneniz öyle dedi.

Ondan sonra hiçbirşey istediğiniz olmadı diye velet gibi "topumu verin evime gidiyorum" diyorsunuz.

Bundan 1 gün sonra yine aynı şey oluyor, hocadan yediğiniz tokat, öğretmenden aldığınız nasihat bir iş. "Ben bildiğimi okurum ağabey!" diyip herşeye en baştan başlıyorsunuz.

Şimdi topumu verin, ben evime gidiyorum!
Diposting pada 22 Agustus 2017.
Apakah ulasan ini membantu? Ya Tidak Lucu Penghargaan
< 1  2  >
Menampilkan21-22 dari 22 kiriman