34
Прорецензовані
товари
474
Товарів
у акаунті

Останні рецензії користувача Duşakabin Adam

< 1  2  3  4 >
Показані результати 1–10 із 34
Людей вважають цю рецензію корисною: 6
10.5 год. загалом (7.9 год на момент рецензування)
Рецензія на гру з дочасним доступом
Erken Erişim Oyun Almanın Pişmanlığı

Erken erişim diye almanızı pek önermem ama umudumu boşa çıkarmayacaklarını düşündüğüm için 2 saatcik denenebilir.

Daha çok isyanımı dile getirdiğim incelemede birçok hüzün olacak. Ana hikaye maalesef tek oyunculu. En büyük hüzün budur. Çok oyunculu oynamaya müsait bölüm dizaynlarına sahipken tek oyunculu yapmaları tadı kaçırıyor ki bu oyunun en can alıcı kısmının bu olacağını düşünmüştüm. Mücadele modlarında sanırım iki kişi oynanıyor ama denemedim. Bir diğer problem ise kanca ve tutunmalar. Özellikle kancayı yatay olarak atıp tırmanma halatı olarak kullanınca zeminin içine girmeler ve halatı bırakınca duvara tutunmama gibi bir durum söz konusu. Ufacık engellere takılmalar ve yüksek duvara tırmanmama gibi şeylerde var. Oyunun büyük çoğunluğunda kanca ve tırmanmayı kullandığımız için tam sürümüne kadar umarım hatalar giderilir. Eşyalar arası geçiş biraz problemli. Eğitimde hangi tuşla hangi eşya kullanacağı bazen söylenmiyor. Özellikle vinç asansörünün metal yüzeye yapışarak sabitlendiğini ilk kullanımda değil, bir sonraki görevde kullandığınız zaman söylüyor oyun. Metal yüzeye yapışıp sabitlemeden araçla asansöre girdiğinizde, çizgi filmlerde ayak altında kayan halı gibi kayıp fırlıyor asansör. Çözünürlük ve dil ayarları kaydedilmiyor. Çık gir yapınca ilk haline dönüyor. Dil değiştirmede de problem aynı. Türkçe yapıyorsunuz ve tekrar girdiğinizde İngilizce. Türkçe oynayıp bir noktadan sonra İngilizce yaptım ve tekrardan Türkçe devam ettiğimde ana diyaloglar İngilizce fakat arayüz Türkçe kaldı oyun içinde. Yerden eşya almak problem olabiliyor.

Güzel yanlarına gelirsek atmosferi çok iyi. Dar, bunaltıcı, karanlığın verdiği rahatsızlık, bilinmeyene adım adım yaklaşmak, yaratıkların iğrenç sesleri, bir noktadan sonra oyundan çıkasınız gelebilir. Bu iyi bir şey çünkü oynanış mekaniklerinin sıkıntısıyla değil, atmosferiyle oyuncuyu daraltıyor. Tek eksiği biraz gerilimi yükseltecek arkaplan müziği. Arada birkaç kez müzik çaldı ama meh. Çok az. Erken erişim olduğu için yaratık çeşitliliği az, bir noktadan sonra sürekli aynı yaratığı kestiriyor. Bir kaç kez sürpriz yapıyor. Çeşitliliğin bir hayli arttırılması lazım. Onun dışında çevre ve yaratıklar sizi hazırlıksız yakalamıyor. Bununda üzerinde durmaları lazım. Yapıların değişmesi ve farklı yaratık tuzakları önemli. Çünkü oyunun ilk çeyreğinden sonra haldır huldur koşmaya başladım. Tuzakla karşılaşacağımı düşünmedim. Bölüm dizaynları konusunda daha iyilerini çıkaracaklarına eminim. Şuan sahip olduğu bölümler harika. Biraz daha uzun soluklu, haritayı şekillendirerek ilerlediğimiz bölümler olması temennimdir. Özellikle bir karakterle uzaktan cihazları kullanarak diğer karakterleri bir yere götürme veya yol açma fikrinden çok çok iyi şeyler çıkabilir.

Son diyeceğim ise maalesef erken erişim olduğunu oyunu oynarken unutup erkenden bitmesiyle yıkıldım. Oyuna olumsuz inceleme yazmak isterken aslında erken erişim olduğu hatırlayınca olumluya çevirip destek olmayı seçtim. Siz oyunu erkenden satın alanlar, gelin sarılalım. Diğer arkadaşlar oyun çıkana kadar beklesinler bence. Erken erişim puanı olarak 60/100 hak ediyor şimdilik.
Додано 1 травня 2022 р.. Востаннє відредаговано 1 травня 2022 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
1 людина вважає цю рецензію корисною
7.4 год. загалом
Korku Atmosferi Potansiyelini Çöpe Atmış Oyunun Kısa İncelemesi

Sınav gününe hazırlanan lise öğrencisi karakterimizin okula varmasıyla başlayan intiharla karşılıyor oyun bizi. İntihar eden bir öğrenci olmasına sınavlara devam kararı veren okul yönetiminin ardından sınıfımıza ilerliyor ve kabusta bize eşlik edecek diğer karakterler ile az önce yaşanan intihar üzerine sohbet ediyoruz. Sınavlar başlıyor ve sınav sırasında ansızın çöken ağırlık ile uyumaya başlayan karakterimiz uyandığında *HOP* kendisini okulun kabus versiyonunda buluyor. Çok klişe ama klişeleri güzel işlerseniz klişeliği rahatsız etmez. Peki ya bunu becerebiliyor mu oyun? İşte o konuda şaşırtıcı derece potansiyelini kullanamıyor. Hikayemiz karakterimizin kabus diyarında "derslerini" düzeltmeye ve neden kabusta olduğunu öğrenmeye çalışmasıyla devam ediyor. Neden ve kim tarafından kabusa getirildiğini öğreniyor elbet ama bu kabusun ardından sebep tatmin edici mi? Bence yeterli değil. Böyle yapılma sebebi ise devam oyununa daha büyük bir oluşum bırakmak. Oyun, maalesef notlarla detayları veriyor ama çoğu gereksiz bilgi. Devam oyununa pay bırakmaya çalıştıkları için senaryo çok zayıf bırakılmış bu oyunda.

Oynanışta ise şaşırtıcı şekilde kaçınma hareketi ve dayanıklılık barı (stamina) mevcut. Bizi sürekli kovalayan bir düşmandan kaçarak ya da kaçınma hareketiyle saldırısını atlatarak uzaklaşabiliyoruz. Dolaplara ya da eğilerek karanlık ortamda nefesimizi tutup saklanabiliyoruz. Bu oyunu keyifli kılıyor ta ki başka bir alternatifimiz olmadığını öğrenene kadar. Bu döngüde oyun devam ediyor. Engel atlatmalar, farklı düşman tarafından kovalanmalar, düşmanın şaşırtıcı hamleleri ve zamana veya bir şeye karşı yarış gibi hiçbir özel etkinlik barındırmıyor. Oyun böyle tasarlanmamış olabilir elbet ama farklı kaçış hamleleri veya farklı hamleleri olan düşmanlar da olmayınca koş ve saklan döngüsüne giriyoruz. Kısa sürede oyun sıkıcı oluyor. Bizi kovalayan büyük düşman dışında etrafta ayağımıza çizik atıp kanama etkisi yaratan, üstümüze düşüp kafamızı yaran ve patlayıp zehir saçan tuzaklar bulunuyor. Envanter sistemi sayesinde taşıdığımız bandaj, panzehir ve iyileştirme eşyalarıyla toparlanabiliyoruz. Dayanıklılık dolma hızını arttıran, yenileyen ve azalmasını engelleyen eşyalar da var. Etraftan topluyor ya da para ile otomatlardan gidip alabiliyoruz. Hızlı eşya kullanımı olmadığı için eşya kullanımı tehlike anında zor. Bulmaca ve bilmece gibi şeyler söz konusu değil. Eşya bul ve haritada söylendiği yerde kullan. Harita bazı durumlarda karmaşık olabiliyor. Oynanış konusunda çeşitliliğin azlığı ve tekrarlılığı yüzünden burada da topallıyor.

Gelelim oyunun en güzel kısmı görselliğe. Karakterler ve çevrenin çizimleri, tepkiler ve diyalog ekranı çok kolay cezbediyor. Her şey kendine has ve güzel. Oyunun korkutucu atmosferi çok az bölgede iyi iken çoğu bölge tek düzeliği ve zayıf korkutucu atmosferiyle oyuncuyu geremiyor. Okulun içinde büyüyen bir bitki söz konusu ve bazı bölgeler bolca bu bitkiyle sarılmış ama bu bitki olabildiğince sade. Sarmaşıklar etrafı sarmış ama herhangi bir şekilde korkunç, tiksinç ya da oyuncuyu tetikte tutacak kadar gerilime sahip değil. Etrafta bolca ceset ve kukla gibi ıvır zıvır da var ama hepsi arka plan edasıyla gri tonlarda kullanılmış. Hiçbir şekilde oyuncuya fark ettirilmemiş. Herhangi bir şekilde korku ögesi olarak da kullanılmıyorlar. Mesela bolca sınıf geziyoruz ama koridorda iken pencereden sınıfın içi kısmen görülebiliyor. Bu tarz durumlarda sınıfla ilgili hiçbir korku ögesi yerleştirilmemiş. Sınıfa girmeden önce kapı çarpmaları, pencere önünde beliren şekiller, koşan gölgeler, hareket eden izler ve daha bir çok fikir. En basiti camda kan izi dahi yok doğru düzgün. Çevre gayet güzel tasarlanmış ama korku namına hiçbir şey yok o yüzden oyun korkutucu değil. Ses konusunda da aynı şekilde. Gerilim dolu müzik yok. Ortamda oyuncuyu gerebilecek gıcırtı sesleri, adım sesleri, kıkırdamalar, fısıltılar ve düşmanın yakında olduğu belirten herhangi bir ses dahi yok. Koskoca sessizlik, yalnızlık ve *BAM* diye çıkan düşman dışında bir şey yok oyunda.

Yine de az buçuk denenebilir diyebilirim. Muhteşem bir potansiyelin nasıl harcandığını oynayarak görebilirsiniz. Benim için koskoca hayal kırıklığı idi.

Puanım 40/100
Додано 29 листопада 2021 р.. Востаннє відредаговано 29 листопада 2021 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Людей вважають цю рецензію корисною: 17
1 людина вважає цю рецензію кумедною
38.3 год. загалом (2.3 год на момент рецензування)
Minik Minik Hüzünler ve Kısa Kısa İncelemeler

Toplaşın Ey Castlevania ve Metroidvania severler! Gün bizim günümüzdür!

Çoğu Castlevania sevenin bayıldığı "soul" adında ki her düşmandan yetenek toplama sistemine sahip Aria of Sorrow'u tekrar oynayabilmek ve bu türe yeni başlayan oyuncularında deneme imkanına sahip olması harika. Özellikle 2019'da çıkan Bloodstained: Ritual of The Night'ı oynayanlar içinde alternatif bir oyun olacaktır. Benim için tadı damağımda kaldı ama eksiklerini şimdi görebiliyorum, aynı Bloodstained'de gördüğüm gibi. Bu oyunlar arasında favorim Circle of The Moon idi. Tarot kartlarını ikişerli seçerek oluşan kombinasyonlarla zincirimize farklı güçler katma fikri çok hoşuma gitmişti. Resmen gözüme perde indirmiş oyun bu fikirle. Yine harika olduğunu düşünüyorum ama potansiyelini gösteremediği için üzülüyorum. Bu sistemin basitleştirilmiş farklı bir versiyonunu Harmony of Dissonance'de kullanmışlar. Tekrardan üç oyunu oynayınca fark ettim ki çocukluğun verdiği heyecanla bazı şeyleri ciddi anlamda göz ardı etmişim. Hep üzerine ekleye ekleye gitmeleri ve oyunların zamanla nasıl geliştiklerini görmek güzel bir his. Problem ise şimdi oynayınca oyunlardaki bazı şeyler katlanılamaz olabiliyormuş. Sanırım aralarında tek Dracula X oyununu oynamayacağım çünkü fazlasıyla zorlu bir platform oyunu için ömrüm yetmiyor. Metroidvania severlerin gönlünde taht kuran bu muhteşem oyunları PC'ye çıkarttığı için Konami'ye çok teşekkür etmek istiyorum ama yaptıkları işin eksiği çok olduğu için de yerden yere vurasım geliyor. Öncelikle eski Castlevania'ları günümüzde değerlendirirken kalitelerinin çok düşük olacağını düşünüyorsanız bir miktar yanılıyorsunuz. Tabi ilk önce arayüzün hüzünleri.

Canımızı Sıkan Dertler

Arayüz ve oyun içinde hangi tuşları kullanacağımız söylenmiyor. Klavyede rastgele tuşlara basa basa öğrenmek dışında F1'e basarak oyunun arayüzüne ulaşabiliyoruz. F1 tuşunu oyun herhangi bir yerinde belirtmiyor. Klavyede için herhangi bir tuş atamasına izin verilmiyor. Kontrolcü için buna izin veriliyor. Benim gibi iki boyutlu platform ve Metroidvania oyunları klavyede oynayan biri için oyunu oynanamaz kılan bir durum. Hazırda ayarlı tuşlar ise rezalet demek isterdim ama ok tuşları ve "qwaszx" kullananlar için problem değildir diye düşünüyorum. Benim için oynaması çok zor. Aria of Sorrow oynarken Z ve X tuşlarını kullandığım sıra geri kaçınmak için parmağımı Q tuşuna uzatmak rahatsız edici ve gereksiz zor durumlar yaratıyor.

Ekran ayarları ve ekranın sürekli yanında çıkan gri paneldeki bildirimler meğersem F1'e basıp açılan arayüzde değiştiriliyormuş ama en büyük sorun oyunun bunu bize söylememesi.

Bir Miktar Hüzünle Buralar Hep Kesturuvanya!

Circle of The Moon - Puanım 50/100

Favori oyunum artık değilsin seni lanet olası diye giriş yapmak çok garip hissettirdi ama oynarken bunu yaptın bana. Düşmanlardan topladığımız iki sıra onar karttan oluşan toplam yirmi kartla kombinasyonlar oluşturuyoruz ve bir sürü yeteneğimiz oluyor. Grafikleriyle birlikte bu fikir çok hoş geldi bana. Tonların sıcaklığı, kırbaç kullanan karakterimiz ve kırbaca yaptığımız güçlendirmeler falan her şey çok hoş ta ki bu kartları nereden toplayacağımızı öğrenene kadar. Hangi yaratıktan hangi kartın düştüğüne dair en ufak bir yardımcı içerik yok oyunun kendisinde ama arayüz sayesinde hangi yaratıkta kart bulunduğunu öğrenebiliyoruz. Bu birinci büyük eksi. İkincisi ise bazı kartların mantıksız yaratıklardan düşmesi. Mesela Thunderbird adında yıldırım temalı kart var ama bu kart Were-panther adında insansı panterden düşüyor. Were-panther'in yanında bulunan odada Thunder Demon adında yıldırım kullanan kanatlı şeytan var. Ondan ise Manticore adında Thunder Demon'a zerre benzemeyen ve farklı özelliklere sahip kart düşüyor. Sonracığıma Electric Skeleton'dan Golem kartı düşüyor ki tamamen alakasız ve oyunda Earth Armor adında bir düşman var buna çok uygun. Böyle saçma sapan şeylerden ötürü çok rahatsız etti. Bu sayede ikinci kocaman eksiyle birlikte üçüncüyü de ekleyelim. Oyunun ilk yarısı tam bir kıyım makinesiyken ikinci yarısında aniden yüklesen düşmanların hasar artışı, oyunun son çeyreğinde bu hasarın 10'a katlanmasıyla ve sadece dokunarak 4 vuruşta öldüğümüz düşmanlarla oyun çok kaotik oluyor. Her yerinde hasar dengesizligi mevcut. Son olarak uzunca boş koridor ve kulelerde gezdiriyor. Hızlı seyahat ve kayıt noktaları aynı şekilde kötü yerleştirilmiş. Geri dönüp alınacak eşyalar çok uzak kalıyor. Bu işkenceyi denemek size kalmış.

Harmony of Dissonance - Puanım 70/100

Hafızamda "karakterin etrafında sinir bozucu mavi izler olan" olarak yer etmiş harika oyun. İleri geri atılma yeteneği ile diğer iki Castlevania oyununa nazaran en hızlı aksiyona sahip oyun budur. Saldırıyı yarıda keserek hızlıca ileri ve geri pozisyon alabilmek çok basit ama çok etkili bir yöntem. Aria of Sorrow'da sadece geri atlıyor ve bu oyuna nazaran yavaş kalıyor. Keşke iki yönlü olsaymış onda da. Bu oyunda ikincil silahlar olan bıçak, balta, haç, yumruk, kutsal su ve kitap ön planda. İkincil silahları güçlendiren büyülü kitaplar mevcut. Oyunun hem kolaylaştırıyor hem de renk katıyorlar. Circle of The Moon'a göre çeşitlilik az ama her biri işlevsel. İlk defa bir Castlevania oyununda ikincil silah olarak bıçağı aktif kullandım. Üvey evlat muamelesi görmekten çıkardım onu ve çatır çatır kullandım tüm bölüm sonu düşmanlarında. Bu oyunun diğer ilginç yanı aynı haritadan iki tane olması. Kötü yanı ise kayıt ve ışınlanma noktaları birbirlerinden aynı Circle of The Moon'da olduğu gibi çok uzak olması. Bu durumu karakterin yavaş yürümesi ve zıplaması eklenince daha da yorabiliyor. Tabi sürekli atılım yapa yapa bu eksiyi bir miktar kapatabiliyorsunuz. Oyun neyi nasıl çözeceğinize dair zerre yardım etmiyor. Çünkü rastgele silah güçlendirmesi bulmuşken bu güçlendirme yolunuzu açabiliyor. Normalde bölüm sonu düşmanlarından alınan güçlendirmeler bu oyunda sağda solda bulunuyor. O yüzden bölüm sonu düşmanı öldürseniz de oyunda ilerlediğinizi hissetmeyebilirsiniz. Sayıları da çok fazla olup işlevsellikleri az olunca değerlerini yitiriyorlar. Eğer not almadıysanız oyunun sonuna gelmek için bu iki haritayı baştan sona sürekli gezmeniz gerekebiliyor. Gizlilikleri çözmeyi pek beceremediğim için önemli eşyaları ve birkaç güçlendirmeyi kaçırdım. İpuçları çok yetersiz kalmasıyla birlikte kırılan duvar yerine "içinden geçilen duvar" yapmaları çok saçma geldi. Son olarak Circle of The Moon'dan daha az boş koridor ve kule içeriyor ama yine de kendinizi sürekli aynı döngüde bulacaksınız aynı haritayı iki kez gezince. Aria of Sorrow öncesi iyi toparlamışlar bence, oynanabilir güzel bir oyun.

Aria of Sorrow - Puanım 80/100

Tüm Metroidvania sevenlerin zevklerini alt üst eden, bitirdikten sonra bir köşede "böyle bir oyunu daha bulamayacağım" diye ağladığı, alnımızda üçüncü gözü açan muhteşem oyun. Her düşmandan yetenek alabildiğimiz o muhteşem "Soul" sistemiyle çeşitliliği arşa çıkartan bu oyun hepimizin gönlünü çaldı, parçaladı, yerine altından bir kalp koydu. Abartmak bir yana silah ve yetenek çeşitliliğiyle verdiği imkanlar oyuna heyecan ve merak katıyor. Mekanların çeşitliliği ve açık renklerin gelmesiyle gayet iyi gözüküyor. Harita dizaynı, kayıt noktaları ve ışınlanma noktaları ilk iki oyuna nazaran biraz daha iyi. Önceki iki oyundan iyi ders alıp bir hayli toparlamışlar. Silah çeşitliliğiyle ise farklı bir hava katıyor ama zincir olmamasıyla beni çok üzdü. Bu oyunla ilgili tek hüznüm normal ve bölüm sonu düşmanlarının kum torbasından farkı olmaması. Birkaçının canı çok olması dışında çoğunu çok çeşitli yetenekler ile tokat manyağı yapabiliyoruz. Güç fantezisi için birebir. Aynısı Bloodstained: Ritual of The Night içinde söz konusu o yüzden gözünüz piksel bir şey arıyorsa bu oyunu, 3B arıyorsa Bloodstained oynayabilir.
Додано 26 вересня 2021 р.. Востаннє відредаговано 7 січня 2022 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
2.5 год. загалом
Oyun Olmayan Yapım için Kısa İnceleme

Bir önceki oyunu sevmemiştim çünkü bulmaca ve bilmeceler yok denecek kadar azdı, bir o kadar da tek düzelik hakimdi. Bu yapıma bakıyorum ve gördüğüm şey iki bilmece dışında ilk oyunun aynısı. İlk oyunun bıraktığı yerden devam eden, karakterin eylemlerinin sorgulamasını yaptığı ve sonuyla gayet hoş biten senaryosu var. İlk oyunda olduğu gibi ses tasarımı çok başarılı olmasına rağmen bu oyunla birlikte ikinci kez yazık ettiğine üzülüyorum yapımcının. Çünkü ilk oyunda olduğu gibi bulduğumuz eşyayı çoğu zaman ilk gördüğümüz yere yerleştiriyor ve birkaç yerde döndürme bilmecesi dışında engelle karşılaşmıyoruz. Oyun bitti.

Bilmeceler dışında birkaç yerde saklanmamız gerekiyor çünkü kovalayan bir varlık var. Güzel düşünülmüş ama hiçbir işe yaramıyor. Rastgele karşılaşmıyoruz. Ne zaman çıkacağını bildiğimiz için "Aman tanrım, kaçmalıyım, o geliyor!" diye germiyor. Nereden geleceğini ise odada bulunan dolaptan anlıyoruz. Başka hiç bir yerde olmayan dolap sadece onun geldiği yerlerde beliriyor. Çok kötü. Bizi yakalasa dahi bir dakika önceki kayıt noktasından devam ediyoruz. Yakalanmak içinde herhalde o geldiği sıra bilgisayar başında olmamak gerekiyor. Çok yavaş geliyor ve saklanıp beklemek dışında hiç bir şey yapmıyoruz. Bomboş gereksiz bir şey. Oyun dinamikleri ve mekanikleri olarak ilk oyundan farklı birkaç bilmecesi dışında yeni hiçbir şeyi yok. Yazık. En fazla ses tasarımını merak edenler için öneriyorum onun dışında vaktinize yazık olur, önermiyorum.

Puanım 45/100
Додано 12 листопада 2020 р.. Востаннє відредаговано 29 листопада 2021 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
1 людина вважає цю рецензію корисною
23.2 год. загалом
Sanılandan Daha Kısa İçeriğe Sahip Oyun için Kısa İnceleme

Kuş bakışı görüntüsünde kısıtlı görüş alanı ve korku atmosferiyle gerilimi hat safhada nasıl tutulacağının harika bir örneği bu oyun. Oyun, korku atmosferindeki başarısını iyi taşısa da oyun mekanik ve dinamikleri konusunda yetersizliği oyunun ikinci yarısında çok sert bir şekilde oyuncunun suratına çarpıyor. Bunlardan ilki karakterimizin kısıtlı hareket kabiliyeti. Karakterimizin koşma, eşya geçiş ve atılım hızı yavaş. Atılımın tek yöne yapması da ayrı bir sıkıntı. Oyunun ilk yarısında karşımıza tek tip hızlı düşman geliyor ve o da saldırılarda ufak bir bekleme ve afallama yaşıyor. İkinci yarıda ise bu sürenin olmadığı son derece hızlı saldırı, dönüş ve hareket kabiliyetine sahip düşmanlar var. Çarpışma alanı da dar olunca karakterimizin yapacağı her hamle önem teşkil ederken hepsinin yavaş olması düşmanın bize zarar vermesinden çok biz kendimize zarar veriyoruz. Bu sebeple sürekli koşup köşelerde bekleyip vurmak ile tekrar eden oynanışa ve gereksiz zorluğa sebep oluyor. Oyunun başında 3 tane ile başlayan sonrasında 7 taneye çıkarılan kısayol kısıtlaması problem yaratan bir şey değildi lakin farkta yaratmadı. Çünkü o sıra önem arz eden eşyanın kullanım ve eşya geçiş hızından dolayı önem arz eden zamana yetişememesi çok fazla eşyayı değersiz kılıyor. Bu yüzden anlık sağlık veren haplar, patlayıcılar, ışık çubukları gibi aniden gereken eşyalar hızlı kullanım tuşuna sahip olmalı diğer birçok oyunda olduğu gibi. Farklı olmak için olmayan şeyler problem yaratabiliyor. Problem envanter kısıtlaması değil, eşya kullanım ve geçiş hızlarında.

Sıkıntılı dinamik ise oyuncunun bazı şartlar altında bazı şeyleri gerçekleştirmesi. Oyuncu, saat 08:00-20:00 arası dilediği gibi gezebilir lakin 20:00 olduğu vakit korumalı bölgelerden birinde olması gerek aksi halde "Floor Gore" adında kırmızı sarmaşık topluluğu oyuncuyu öldürene kadar saldırıyor. Oyunda gece olunca gezemiyorsunuz ve korumalı bölgede hayatta kalmanız lazım. Başlarda çok heyecanlı ve gerilimli geçiyor çünkü ne olacağını bilmiyorsunuz. Bir sürü farklı etkinlik mevcut gece olaylarında. Onuncu geceden sonra tekrara düştüğünü anlıyorsunuz. Elbette tekrara düşecek çünkü içerik bir yerde son bulmalı ama bu tekrarı ve boşa geçen vakti ortadan kaldıracak şeye sahip olmaması çok üzücü. Açık dünyada etraftan eşyalar toplayıp korumalı bölgeyi güvenli hale getirebiliyorsunuz. Kapı ve çitleri tamir edebiliyor, kapı ve pencerelere barikatla kapatabiliyor ve tuzaklar koyarak güvenli hale getirebiliyorsunuz. Fakat tüm korumalı alanlarda tamir edilemeyen her daim açık olan kırık duvar, pencere ve çit mevcut. Özellikle oyunun ikinci kısmında direk yer altından çıkan düşmanlar var ki evlerden ırak. Oyun, korumalı alanı tamamen güvenli hale getirmemi engelliyor, ne kadar barikat ve tuzak kursam da yer altından düşman çıkmasını sağlıyor, gece iken inatla bu korumalı alanda durmam gerektiğini söylüyor. Hem gezmemi hem kendimi savunmamı istemiyor ama bunlara rağmen hayatta kalmamı istiyor. Ayrıca kapı gıcırtıları, tahta ve dala basınca gelen yanıltıcı sesler mevcut. Birileri bastığı için gelmiyor o sesler, öylesine çıkıyor gerilim yaratsın diye. Zaten kısıtlı envanter ile eşyalar taşıyoruz bir de bu eşyaların işe yararlılığı bu sebeplerle kaybetmesi sinir bozucu. Bu gece olaylarını hızlı atlamamızı sağlayan -mesela çevreyi koruyacak bir şeyler sarıp uyumak seçeneğini açılması gibi- veya Floor Gore'un bizi öldürmesini engelleyecek bir şeyin -mesela özel bir yağ kullanan lamba- olmaması hem savunma hem de keşif alanlarında oyun büyük eksiler yaratıyor ve oyun süresini gereksiz uzatarak korku atmosferini sıkıcılığa sürüklüyor.

Başka bir problem ise içerik azlığı. Oyunda girişteki eğitim ve bitiş bölümlerini saymazsak 2 bölüm mevcut. Oyundaki eşyaların büyük çoğunluğuna birinci bölümde ulaşabiliyorsunuz bu da ikinci bölümde yapılan keşfin önemini azaltıyor. Mesela yeni eşyalar yapabilmeniz için alet tezgahının seviyesini arttırmanız gerekiyor. Seviye 5'ten sonra geliştiremiyorsunuz. Gerekli eşya 2. bölümde bulunuyor lakin geliştirince yapabilecek eşyalar arasında balta ve avcı tüfeğini birinci bölümde elde edebiliyorsunuz. Alet tezgahını geliştirmenin iki önemi kalıyor, biri daha fazla eşya geliştirmesi yapabilmek ve pompalı tüfek. Oyunda fark yaratan balta ve avcı tüfeğini zaten bulduk. Bir diğer yandan oyunda bulunmasına rağmen kullanılamayan şeyler mevcut.. Bir sürü şarjör olmasına rağmen bulunması en zor eşya saldırı tüfeği, hava tabancası ve yarı otomatik tüfeğin şifresi bilinmeyen kutularda tutulması ama hava tabancasının mermilerini sağa solda bulmak gibi garip durumlar var. Bir de karakterimizin onca mekanik kısıtlamasına karşın oyunda bir tane zırh olması ayrıca üzücü. Oyun zaten oyuncunun elinden tutmamışken bir de bölüm geçişlerinde uyarı vermemesi ve önemli eşyaların bir önceki bölümde kalması tam kafayı yemelik. Özellikle ben oyunun ikinci bölümünü bitirdiğimi ekrana "Son Bölüm" yazısı gelince anladım. Gitmem gereken yolun orası olduğunu bile bilmiyordum.

Oyun mekanik ve dinamik anlamlarda önemli sıkıntılar yaşarken atmosferi konusunda inanılmaz başarılı. Çoğu zaman karanlık ormanda ansızın çıkan düşmanların, seslerin içinde baktığınız yönde değişen çevreyle inanılmaz geriyordu. Hatta buna uygun bulmacalar bile yapılmış. Gece olayları ise çok çeşitli ve inanılmaz güzel. Kapıların kendi kendine açılması, kırık duvarların arkasında gözüken illüzyonlar, karanlığın içinden sesler, kapılara vurmalar falan derken kapalı bir alanda dışarıda ne olduğunu bilmemenin verdiği korkuyu iyi kullanmışlardı. Çevrede gezerken ise dar geçitleri olan ağaçlık alanlar, yanmış, yıkılmış, kan dolu ve kilitli binalar, deforme insanlar, gizemli işaretler, bataklık gibi birçok bölgeye sahip. Senaryo parça parça anlatılıyor. Bir kısmını önemli karakterlerle kısa konuşarak bir kısmını da kısa notlar ve eşyalar ile rahatça bağlantı kurarak toparlanıyor. Oyun, olayların gidişatının oraya kadar nasıl olduğu ve oradan sonrasında nasıl şekillendiğini anlatıyor lakin olayların "kim/ne" ve "neden" olduğunu cevaplamıyor. Önemli sorularla bizi bıraktığı için tat kaçırdığını söylemeliyim. Oyunda az sayıda etkileşime geçilen karakter var, kararlarınıza göre onlar ve oyunun gidişatı ciddi anlamda değişiyor. Ben bunu görmek için iki kez bitirdiğim ve çok fazla keşif yaptığım için oynanış sürem uzun. Oyunu oynamanızı öneririm lakin uzun sürede tekrarlayacağını ve sıkıntılı kısıtlamaların sinir bozacağını söyleyeyim. O yüzden puanım tam ortada. Atmosferi ve ilerleyişi güzel ama mekanik ve dinamikleri işi batırıyor.

Puanım 50/100
Додано 25 вересня 2020 р.. Востаннє відредаговано 25 вересня 2020 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
1 людина вважає цю рецензію корисною
8.8 год. загалом
Çocukluğumu Üzen Oyunun Bir Miktar Uzun Olan Kısa İncelemesi

Tıkla ve oyna şeklinde ilerleyen macera dedektiflik oyunumuzda iki ayrı zamanda iki ayrı karakteri yönettiğimiz ilgi çekici bir yapıya sahip. Oynanış kısmını ele alırsak eğer mekanlar arası geçiş, etkileşim, diyalog ve eşya kullanımında vakit hırsızlığı yapmıyor. Çift tıklama yapınca gayet makul hızda karakterimiz koşuyor, diyaloglar "boşluk tuşu" ile es geçilebiliyor ve her ne kadar "hile" gibi hissettirse de nerede eşya kullanılması gerektiğinde oyun bize işaret veriyor. Oynanışla ilgili en büyük problem iki eşya arasındaki mesafe. Gereksiz detaylarla vakit hırsızlığına girişmiş. Bulmaca bölgesinde bulunan bir eşyanın öbür yarısı bambaşka bir yerde. Çok öncesinde o eşyaya rastladık ama o sıra almak için bir sebebimiz olmadığı için bırakmıştık lakin şimdi geri dönmekle inanılmaz vakit kaybettiren lüzumsuz bir detaya sahip. Aynı durum bir bölge içerisinde katlara dağılmış, katlar arasında gide gele toplayarak ilerlediğimiz eşyalarda da var. A katında çözülmesi gereken basit bir bulmaca, önce B katına gidip eşya alıyoz, sonra C katına gidip eşya alıyoruz bir de D katına gidip eşya alıyoruz. A katına dönüp sırasıyla kullanıyoruz. Eşyaları hangi sırayla kullanmamızla ilgili akıl yürütme yapmaya dahi gerek yok. Bu eşyaların bir çoğu gözden kaçabilen ufak eşyalar. Ekranı iyi yoklamak gerekiyor.

Bulmaca ve bilmeceler ise birkaç tanesi hariç güzel düşünülmüş. Zorlayıcılığı yok. İlk başlarda dedektiflik yapıp elimizdeki malzemelerle delil topluyoruz vs. gibi hoş şeyler var ama tek seferlik. Oyunun geri kalanında dedektiflik diyalog üzerine ilerliyor ama diyalogları sadece okuyoruz, her şey kendiliğinden gelişiyor. Biz sadece bir sonraki yere gitmemiz gerekiyor o kadar. Oyunda yanlış hamle, kaybetme, davanın gidişatını bozma gibi bir durum yok. Sadece bilmecenin ne olduğu anlamak ve çözmek uğraştırıyor onun dışında nereye gidip ne yapılacağı çoğu zaman belli. Bilmeceler ise davadan bağımsız bir şeyi açmamızı veya bir yere ulaşmamızı engelliyor. Uğruna neredeyse canımızı verdiğimiz dava hep kendiliğinden ilerliyor oyun boyunca. Bu oyunun tat kaçıran kısmı. Dedektiflik yapmıyoruz aslında. Bir yerden bir yere gidiyor, kapı veya kutu kilidi karşımıza çıkıyor. Çözüyoruz ve hop sinematik ya da diyalog giriyor, dava ilerliyor. Bilmecelerin çözümü davanın ilerleyişinde hiç bir katkısı olmamasıyla büyük bir eksiyi hak ediyor. Özellikle yemek bilmecesi. "Gingerbread Man" adında bir kurabiye yapmamız gerekiyor özel bir gün için. Tarif ise "1 bardak sevgi, 1 bardak tatlılık, yarım bardak cömertlik " şeklinde. Tarif ise 3 malzeme koy ve karıştır, sonraki üç malzemeyi koy ve karıştır, sonraki iki malzemeyi daha koy ve karıştır, fırına at şeklinde. Kaşık ile konabilecek iki malzemenin baharatlar olması, tane ile koyulabilir malzemenin yumurta olması dışında malzemelerin ne olduğuna dair ipucu yok. Belki "tatlılık" derken şekeri kast ediyordur? Peki ya diğerleri ne? Meğersem bu kurabiyenin asıl tarifini bilmen gerekiyor ki hangi malzemenin hangi malzemeye oranla az veya çok olduğunu anlayıp soyut kavramlar ile eşleştirebilesin. Yemek yapmayı bilmeyen benim gibi oyuncuları çok fazla üzecek ve oyun içinde ipucu olmadığı içinde çıkmaza sokan bu bulmaca -hele ki hiçbir halta yaramadığını söylemiyorum bile- tek kelimeyle rezalet. Deneme yanılma ile çözmesi ise çok uzun sürüyor, vakit hırsızlığı. Ben bu oyunu küçükken oynadığımda ingilizcem yetmediği için bu bulmacayı çözemediğimi sanıyorum. Kendi kendime "Tarif önümde, herhalde çok basit ama ingilizcem yetmiyor diye çözemiyom." diyordum. Meğersem tarif karman çormanmış ve kendi saf aklıma yazık etmişim. Hah son olarak beceri isteyen bilmeceler çözmesi keyifli ve zorlayıcılığı birkaç tanesi hariç normal seviyededir. Mantık yürütme isteyenler ise çok az ve zorlayıcılığı deneme yanılmayla çözülebiliyor.

Gelelim çok kısa süren senaryomuza. Öncelikle yazının başında da dediğim gibi iki ayrı zamanda iki ayrı karakter yönettiğimizi hatırlatalım. Biri günümüzde Chicago'da yönettiğimiz Victoria McPherson ve geçmişte Prague'da yönettiğimiz Victoria'nın dedesi olan Gus McPherson. Öncelikle Victoria ile bir kadın cinayeti üzerine olay mahallini araştırıp delil topluyor, ofise götürüyoruz ve eve döndüğümüzde babamız diyor ki dedenin eşyalarını buldum çatı katında, hadi git bir kontrol et. Kontrol ettiğimiz sıra öğreniyoruz ki dedemiz dedektif ve günlüğünü okumaya başlıyoruz. Oyun ise o sırada bizi Gus McPherson'un dönemine atıyor. Daha durun yahu, Victoria'nın senaryosun bir adım dahi ilerlemeden ne haçan bizi başka olaya atıyorsun oyun. Hızlıca öğreniyoruz ki Gus'ın dönemindeki cinayetle ile Victoria'nın dönemindeki cinayetler birbirine benziyor. İlk önce Gus'ın döneminde önemli işler yapıyoz, sonra Victoria geçip onun dönemiyle ilgili boş işler yapıyoruz. Gus'ın dava bölümleri Victoria'nın dava bölümlerine bin basıyor. Gus aklı başında soruları olan, gidişat boyunca soru sormakta ve ulaşması gereken kişi konusunda yardım almaktan çekinmeyen bir adam. Victoria ise tam atarlı ergenimiz. Olay mahallinde delil saklama, yardım etmeye çalışan üstlerini tehdit etme, çalışma partnerinden bilgi almasına rağmen onunla bilgi paylaşmama, sırf erişimi olmayan bir yere girmek için bir sürü şeyin anasını belleyip yakalanınca ise durumu açıklamak yerine "Siktir lan, sokarım işine, sen mi bana kızıyon deyyus, al rozetini başına çal, benimle uğraşma -sado mazo- sırlarını açığa çıkarırım." diyip ukalalığı ve zengin züppe tavırlarıyla ne kadar sinir bozucu bir karakter olduğunu ortaya koymuştur. Davada 5. cinayet oluyor ve sen üstlerine kızıyorsun delil peşinde koşmak yerine. Delil karartma ve bilgi hırsızlığı gibi bir durumda yok ki iş arkadaşlarından ve çalışma partnerinden saklayasın. Nedir bu embesil hareketler? Gus ise bir ara dayak yediği adamla arasını düzeltince bile ondan yardım istemiş, paylaşımda bulunmuş, olayı çözmeye çalışmış. Kendi gururu gibi zırvalıklarla uğraşmıyor, tam bir dava adamı.

Senaryomuz ise genel olarak kısa, hatta iki kısa olaylar zinciri anlatılıyor ve yarım bırakılıyor. Katilin kim olduğunu, -tahminlerimiz dışında- neden öldürdüğünü ve Gus'ın dönemindeki cinayetlerin günümüz cinayetlerine kadar nasıl ulaştığına dair bağlantıları hiçbir zaman öğrenemiyoruz. Oyun öylece yarım bitiyor. Gus dönemi dava çözülmenin eşiğinden geçiyor ama kendini korumak için devamını getirmiyor lakin Victoria dönemi dava çözülmüyor ve devamı getirilmiyor. Öylece yarım bırakılıyor. Sonu getirilmemiş senaryo. İnceleme burada bitti aslında. Katil, tablolar, nesiller boyu süren cinayetler gibi güzel düşünülmüş temaların kötü işlenmiş bu oyunu önermiyorum. Vaktinize yazık olur.

Puanım 45/100

Not: Bu oyun serisi bir üçleme olarak düşünülmüş, o yüzden yarım bitirilmiş olabilir. İlk oyun olan Post Mortem'de tamamen Gus McPherson ile oynuyormuşuz. Üçüncü ve son oyun ise Still Life 2, bu oyunun hemen sonrasını anlatıyor. Tek oyunda anlatılabilecek senaryoyu üç oyuna bölmek çok üzücü.
Додано 11 вересня 2020 р.. Востаннє відредаговано 12 вересня 2020 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
9.1 год. загалом (7.3 год на момент рецензування)
Tatlı Kısa Oyun için Üzücü Kısa İnceleme

Serinin birinci ve ikinci oyununu da oynamış biri olarak maalesef tatmin etmedi. Steam incelemelerini kontrol ettiğimde çoğu kişi aynı fikirde. Sebebi, aynı şeyi üstüne bir şeyler eklemeden üçüncü defa yapması. İlk oyunu oynadığımda çok tatlı gelmişti. Rubik küpü çözmeye çalışmak veya herhangi bir elektronik cihazın içini açıp rastgele kurcalamak gibiydi. Oynayalı bayağı olduğu için birinci ve ikinci oyunu pek hatırlamıyorum o yüzden diğer oyunların bulmaca zorluklarını karşılaştıramayacağım ama şöyle bir şey diyebilirim. Birinci ve ikinci oyun bizi doyuma ulaştırdı o yüzden sorunlarını göz ardı ettik ama üçüncü oyun aynı şekilde devam ettiği için doyumu sürdüremedi. Lahmacun yemenin de bir sınırı var sonuçta. Bu oyun lahmacunun yanına ayran olmak yerine başka bir lahmacun olarak geldi.

Önceki oyunlarını oynamamış oyuncular için kesinlikle tatlı gelecektir. Buna rağmen ben yine de oyunun bulmacalarını kolay buldum. Çoğu bulmaca, bulunan ilk parçayı görünen ilk yere yerleştirme üzerine. Üzerinde oynama yapılan çoğu cihaz da tek yöne çalıştığı için yanlış yapmak gibi bir durum söz konusu değil. Cihazlar tek yöne çalıştığı için nasıl çalıştığını kavramadan kendiliğinden çözülüyor. Sadece birinci bölümde obje yerleştirmek için çok fazla yerleştirme boşluğu olduğundan kafa karışıyor. Birkaç yerde de odadaki hangi objeyle etkileşime geçildiğini fark etmek veya kapı kolu gibi objelerin nereye yerleştirildiğini bulmak zaman alıyor. Tuşları gizleme konusunda hala başarılılar. Dikkatli bakınca görülüyor ve hangi parçaların hareket ettirilebilir oldukları belli. Fakat bazı cihazlarda gözümüzün önünde olduğu halde hangi parçaların tıklanabilir hangi parçaların hareket ettirilir olduğunu tam olarak gösteren bir gösterge bulunmuyor. Hem etrafa bakınmayı hem de objeleri hareket ettirmeyi aynı tuş yaptıkları için kafa karıştırıcı. Bilmeceler ise bulmacalardan daha az ve aynı şekilde kolay. Harita ve resim okuma şeklinde beceri gerektirmeyen işler. Bu arada oyunun genelinde bulmaca ve bilmecenin çözümünü gerçekleştirirken beceri gerektiren eylemler yok denecek kadar az. Ahşap işleme gibi çok güzel potansiyeli olan kısımları varken kullanmamaları üzücü.

Görselleri önceki oyunlardaki gibi çok güzel. İlk iki oyunda arka plan karanlıkta bırakılırken bu oyunda gezdiğimiz odalar aydınlatılmış ve doldurulmuş. Oda dizaynı ve aydınlatması gayet hoş ve sorunsuz. Cihazların desenleri ve renkleri rahatsız etmiyor. Yer yer kapıların üzerindeki desenleri çok sevdim. Gezinmek fazla vakit almıyor ve objeler arası geçişlerde hiçbir sorun yok. Herhangi bir sorun bulamadım oyunda. Senaryodan hiç bahsetmediğimi fark ettim ama zerre anlamadığım için bir şey diyemiyorum. İlk iki oyunu oynamış biri olarak ve bulmacaların kolay olduğundan dolayı bu oyunu önermiyorum. Yine de bu seriyi ilk defa oynayacaklar tatlı tatlı vakit öldürebilirler.

Puanım 50/100
Додано 11 жовтня 2019 р.. Востаннє відредаговано 25 листопада 2019 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Людей вважають цю рецензію корисною: 8
Людей вважають цю рецензію кумедною: 3
8.3 год. загалом
Özet

Kısa oynanış süresi, bitirilmeyen senaryo, cevaplanmamış birçok gizem, kısa oyun süresine rağmen karmaşık anlatım, elindeki içeriği düzgün kullanılmamasıyla birlikte demo tadında bir oyun. Hızlı bölüm sekansları, mermileri yansıtmak ve zaman yavaşlamaları keyifli olsa da yetersiz kalıyor. Deneme şansı verilebilir ama ben önermiyorum.

Gizemi bol, anlatımı karmaşık ve sonu getirilmemiş garip senaryo

Bornozu ve samuray kılıcıyla ilginç tarza sahip olan karakterimiz, kendisine verilen hedefleri ortadan kaldıran ve ruh sağlığı tedavisinde olan bir suikastçıdır. Hem müşterileriyle aracılık sağlayan hem de karakterimizin yaşadığı gizemli bir kaza sonrası hafıza kaybı ve kabuslarına yardımcı olmaya çalışan bir psikiyatr ile düzenli görüşmektedir. Psikiyatr, karakterimize ilacını verir ve karakterimiz bir sonraki hedefine yol alır. Kurtarmaya gittiğimiz bilim adamının başkası tarafından suikaste uğramasıyla başlayan olaylar silsilesi, karakterimizin geçmişi hatırlamasında ve korkunç bir gerçeğin parçası olmasındaki büyük gizemini ortaya çıkaracaktır.

Buralar hep tatsız bilgi içeriyor. Aslında o gizem çıkmıyor çünkü oyun bunu açıklamadan bitiyor. Karakterimiz, Vietnam savaşında kullanılmak için Chronos adındaki uyuşturucuyla yetiştirilen NULL adı verilmiş askeri projenin parçası. Bu uyuşturucunun etkisi ise geleceği kesin şekilde tahmin etmelerini ve zamanı yavaşlatmalarını sağlıyor yani bir nevi tepki hızlarını arttırıyor. Chronos adlı uyuşturucunun yan etkisi ise uzun süre kullanmadıklarında kullanıcıların zaman algısı bozulmasına, akıl sağlığını kaybetmelerine ve sonunda ölmelerine sebep oluyor. Bu uyuşturucuyu yok etmek ve tekrardan yapmak isteyen iki taraf var. Biz ise uyuşturucuyu yok etmeye çalışan topluluğun farkında olmadan ayak işlerini yapıyoruz. Bu kadar! Burada ne sorun var diyecek olursanız şu sorunlar var. Karakterimizin hayal olarak gördüğü küçük kız kim? V ve Snow'un çalıştığı patron kim? Neden uyuşturucuyu tekrar üretmek istiyorlar? Asıl Dragon kim ve neden uyuşturucuyu yok etmek istiyor? V hala yaşıyor mu? Psikiyatr'ın bağlantıları kim veya kimin adına çalışıyor? Altın ve gümüş maskeleri takan bilim insanları kim? Ortada çok fazla soru bırakan bitmemiş bir senaryo var. Sadece kim olduğumuzun bir kısmını ve uyuşturucunun ne olduğunu öğreniyoruz. Bir de anlatım biçimi çok karmaşık. Neyse ki zamanla her şey yerine oturuyor ama devamı gelmiyor. Bazı oyuncular tatsız bulabilir, özellikle oyunun devamı gelmediği için.

Kaseti takıp, dinleyip, sonra ters takıp başka müziği dinleyemediğimiz oyunun mekanikleri

İki boyutlu yana kaydırmalı ekran ve aksiyon içeren oyunda, kılıcımızla düşmanları biçiyor, kurşunları yansıtıyor, zamanı yavaşlatarak engelleri aşıyor ve etraftaki eşyaları düşmanların kafasına atarak maddi manevi zarar veriyoruz. Genellikle zaman yavaşlatmayı takla atmamız gerektiğinde ya da kurşunları yansıtacağımız zaman kullanıyoruz. Zaman yavaşlayınca karakterimiz de yavaşladığı için pek üstünlük sağlamıyor. Öldükçe geri sarıyor ve tekrar deneyerek farklı yöntemlerle bölümleri bitirmeye çalışıyoruz.

Toplam on iki bölüm var ve çok azında farklı taktikler uygulayabiliyoruz. Çoğu bölüm tek düze tasarlanmış ve bölüm sayısı çok az. Ana oyundan çok gizliliklere odaklanmışlar. Bazı farklı eylemler ile bazı bölümlerin içeriğinde ufak oynamalara sebep olarak gizli eşyalara erişebiliyoruz. On iki bölümlük bu kısa oyunda yedi çeşit düşman ve dört tane de bölüm sonu düşmanı savaşımız bulunuyor. Bölüm sonu düşmanlarından tekiyle tam olarak savaşmıyoruz. Düşman çeşitliliği on iki bölüme yaydığımızda gayet iyi. Her düşmanda, dip dibe geldiğimizde bizi geri ittiği bir saldırı var. Karakterimiz geri savrulduktan sonra kalkma hızı yavaş olduğundan çoğu zaman ölümle sonuçlanıyor. Hızlı oynanan bu oyuna olmamış gibi geldi bana.

Elindeki içeriği düzensiz kullanmanın bedeli Demo Oyun!

Ortada gizemli bir senaryo var ama devam oyunu yapma niyetiyle sonu getirilmemiş. Birçok soru ve gizemle bu son olmamış. On iki tane bölüm bulunuyor ama çoğu tek düze ve platform zorluklarından yoksun. Dört tane bölüm sonu düşmanı var ve ikisi çok başarılı. Bölüm sonu düşmanlarının üzücü yanı biriyle düzgünce savaşılmıyor, diğeri de gizli yani aslında elimizde iki tane bölüm sonu düşmanı var. Oynanabilir ikinci karakter var ama tek bölümlük. Gizlililikleri çözünce erişilen beş farklı silah var ama oyun bittikten sonra kullanılıyor. Tüm bu söylediklerimi özetlersek şöyle bir şey çıkıyor ortaya; yapımcıların elinde bu oyunu çok daha iyi hale getirecek her şey var ama düzensizlik bütün potansiyeli mahvetmiş. Her şeyden azar azar serpiştirince maalesef oyunun en iyi kısmını göstermeye çalışılan Demo Oyun çıkıyor ama bize tam oyunmuşçasına sunuluyor.

Örneğin ben toparlamaya çalışayım ama senaryoya elleşmeden. Gizliliklere serpiştirilmiş beş silah şuan ki durumda sadece süslük. Bu silahlar oyunun içinde, gizlilikleri keşfettiğimiz bölgelerde ele geçirseydik oyuna çok farklı bir tat getirirdi. Ben oyunun Steam başarımlarını açmak için tekrar oynadığımda rahatsız olduğum pompalı tüfek mermilerini "Claymore" silahı ile tek seferde yansıtmak kısmen keyifliydi. Silahların sağladığı diğer güzellik ise tek düze olan platform zorluğundan yoksun bölümleri, oyuncunun şekillendirmesi çok daha rahat ve keyifli hale getirmesi olurdu. İkinci oynanabilen karakter oyuna yepyeni bir tat geçirecekken tek bölüme koymak tam bir hayal kırıklığı. Hem bölüm sayısını arttırmakta hem de oyuncuya daha fazla oynama imkanı vermekle oyunun kalitesi arttırılabilirdi. Son olarakta bölüm sonu düşmanlarında iki tane sayı artışı olurdu. Headhunter adındaki bölüm sonu düşmanının tasarımı harika. Bu tarz da en az bir tane daha bölüm sonu düşmanı olsa heyecan dozajı yüksekte tutulabilirdi. Oyun tüm bu düzenlemelerden yoksun olunca her şeyden azar azar vermeye çalışmış ve ortaya hüzün dolu bir aşure çıkarmış.

Pikseller, Retrowave ve Değerlendirme

Piksel kalitesine bayıldım oyunun. Düşmanlar dışında kendisini tekrarlamamış ve mekanlar oldukça detaylandırılmış. Yazı karakterleri ve ekran bozulmaları da rahatsız etmiyor. Mekan detayları, karakter animasyonları, retro havasının yansıtılmaya çalışılması ile her şeyi başarılı. Doğrusu bu oyuna retro havası şart mı bilemiyorum, bana kalsa retro teması kullanılmasa da olurmuş. Sanırım müziklerle desteklensin diye seçilmiş, bilemiyorum. Müzikler retrowave havasında ama kulağıma çalınan veya akılda kalıcı sadece "Bill Kiley - Rain On Brick" adında menü müziği geliyor. Kendimi tekrarlıyor olacağım ama elindeki potansiyeli olan içeriği düzensiz kullandığı için demo tadında olan bu oyunu önermiyorum.

Puanım 50/100
Додано 17 вересня 2019 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Людей вважають цю рецензію корисною: 2
Людей вважають цю рецензію кумедною: 3
4.6 год. загалом
Sanat adı altında oyun diye satılan ama aslında oyun olmayan yapımın kısa incelemesi

Eğer aradığınız şey 0-15 yaş arasına hitap eden basit platform ve bulmaca zorluğu ise bu oyun tam olarak istediğiniz şey. Büyüleyici renklerle boyanmış çizim ve hoş müzikler ile süslenmiş sade bir yapım. Ortada kafa yorabileceğiniz bir senaryo da olmadığından rahat edebilirsiniz. Böyle düşününce bende bu yapımın bir oyun olmadığını düşünüyorum. Ben bu yapımın kısa film olmasını isterdim. Oyun olarak piyasaya sunduklarından "oynanış" kısmını ele aldığımda çok sade bir yapım görüyorum ve oyun diyesim gelmiyor.

Bölüm dizaynı, bulmacalar ve platform zorlukları olabildiğince basit. Yürüyoruz, basit bir engele denk geliyoruz, zıplayarak engeli geçiyoruz ve bölümü bitiriyoruz. Bu engeller bazen zaman odaklı geçiş, bazen zaman odaklı zıplama, bazen de doğru tarafa zıplamaktan ibaret. Acele edeceğimiz veya el becerimizi göstereceğimiz hiçbir unsur yok. Bazen ilk denemede yapamayacağımız şeyler olabiliyor ama ikincide hemen yapılıyor. Burada can sıkan şey karakterin yürüme hızı yavaş olduğundan bir şey ilk denemede yapılmadığında, çoğunlukla uzun uzun yürüme ve tekrar deneme gerekiyor. Biraz zaman hırsızlığı olmuş. Oyunda kovalama sahneleride mevcut. Bu sahnelerde tuşlara basarak karakteri kontrol edebiliyoruz ama tuşa basmadan da karakterimize hiçbir şey engel olmadan bölümü bitirebiliyoruz. Ben bu kovalama sahnesinin başta sinematik olduğunu düşündüm. Tuşlara basınca sağa sola gidebildiğimi anlamadım ama hiç dokunmasam ne olur diye denediğimde hiçbir şey olmadığını gördüm. Bölüm öylece bitti, üzücü. Bölüm dizaynının kötü olduğunu bahsettim ama gizlilik konusunda iyiler. Normal oyunda ilerlediğiniz vakit dümdüz yürüyorsunuz ama gizlikler konusunda etrafı araştırmalı, ara sıra ufak detaylara göz atmalısınız.

Ortada bir senaryo olmadığını söyledim velakin de öyle. Herhangi bir başlangıç metni vermeksizin boşluğun ortasında yönlendirdiğimiz karakterimiz var. Başta sesini kaybediyor ve kontrol bize geçiyor. Mekandan mekana geçiyor, yıldız tanelerini topluyor ve renklerle birlikte karakterimiz yeni özellikler kazanıyor. Mekanlardaki kadın heykelleri, mekanların müzikle birlikte hissettirmeye çalıştıkları duygu ve kazandığımız yetenekler güzel planlama ama yetersiz bir planlama. Bize bir metin verilmediği için etrafına bakarak oyuncunun doldurması gereken bir senaryo var. Gel gör ki etraftaki detaylar "mekân" tasarımı olarak konmuş, senaryoyu desteklemesi için konmamış şeyler. Arada bir kadın heykeli falan var o kadar. Renklerle birlikte giren müziğin tınısı bir duygu vermeye çalışmış ama olayın ne olduğunu dahi bilmeyen -benim gibi kütük- oyuncular için anlamsız bir girişim olmuş. Tabi son bölümlerde bazı yıkık dökük binaların tekrar yapıldığını görmemiz ve oyunun sonundaki kadın heykelin bizimle ağlamaklı etkileşime girmesiyle birlikte birkaç şey zihnimizde oluşturabiliyoruz. Tüm bunların teoriden öteye gitmediğini, oyuncunun yorumlamasına ait olduğunu ve aslında oyunun kesin bir şey anlatmaya çalışmadığını unutmayalım. Tüm oyun boyunca verilmek istenen şeyin ne olduğunu bilmeyip oyun sonundaki sahneye bir şey konması maalesef toparlayamıyor.

İnci kalpli biricik oyuncuların güzel görselliğe eşlik eden hoş müziğin karşısında "Bu oyun bir sanat!" demelerini anlıyorum ama gözlerinizi boyamasına izin vermeyiniz. Rüzgarın şiddetle estiği gerilimli "Perseverance" müziğini bende bir çoğunuz gibi sevdim. Bir "oyun" olarak ele aldığımızda görsel ve müzik kısmı güçlü; oynanış ve senaryo kısmı zayıf kaldığı için biraz alt puan vereceğim. İncelemenin ilk cümlesinde söylediğim gibi bir şeyler arıyorsanız deneyebilirsiniz ama bunun dışında kimseye önermiyorum.

Puanım 45/100
Додано 17 вересня 2019 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
90.4 год. загалом (34.9 год на момент рецензування)
Özet

İnsanın canına okuyan müzikleriyle, vicdanınızı sızlatacak kararlarla, benim bu tür oyunlardaki tecrübesizliğimden dolayı belki gereksiz öveceğim ama oynarken fazlasıyla keyif aldığım nefis bir kaynak yönetimi odaklı şehir kurma ve hayatta kalma oyunudur. Dört farklı senaryoda üç büyük zorluğun üstesinden geldiğimiz, tadı damakta kalan gerilim dolu bu oyun hunharca önerilir. Hunharca önersem bile oyunun tatsız olduğu üç nokta var. Bunlar sonsuz hayatta kalma modu, kanun dengesizlikleri ve Bug'lar.

Soğuktan titreyen ellerin ve kırılan metallerin senaryosu

Dört farklı senaryo ve bir de sınırsız oyun modumuzla toplam beş farklı serüveni oynayabiliyoruz. Her senaryo otuz veya kırk gün sürüyor. Başlangıç ve oyuncuya eğitim veren "Yeni Bir Yuva" senaryosu güzel bir başlangıca ama zorlu bir ilerleyişe sahip. Seksen tane insanla birlikte ham madde toplamak, barınaklar ile temel yapıları inşa etmek, teknolojilerin temellerini atmak, gerekli kanunları imzalayıp insanları memnun etmek ve buz kesmiş toprakları keşfetmekle başlıyor. Kısa süre sonra yapılan keşifler, diğer şehirlerin durumunu öğrenmekle başlayan Londralılar sorunu ve gelen şiddetli fırtınaya dayanmak için yapılan sıkı hazırlık insanı muazzam geriyor. Ayrıyeten nüfusu kontrol ettiğimiz, otomaton planlaması yaptığımız ve kaosun ortasında düzen kurmamız istenilen üç farklı senaryoda mevcut. Karakter sınırlamasından dolayı özet geçemiyorum.

Sonsuz hayatta kalma modu ise 7-10 günde bir kısa süreli fırtınaya maruz kaldığımız, her fırtına sonrası rastgele bir kaynaktan %90 oranında mahrum kalarak hayatta kalmaya çalıştığımız tekrarlı ve sıkıcı bir mod. Her fırtına sonrası keşif bölgeleri değişse de karşımıza çıkan şeyler hep aynı. Özetle kırk günü doldurduktan sonra tamamen tekrara düşen lüzumsuz bir oyun modu.

İnsanları yaşatmamızı sağlayan oyun dinamikleri

Şehrimizi planladığımız, inşa ettiğimiz, ham maddeleri sağladığımız şehir haritası ve keşif yapabildiğimiz dünya haritası olarak iki haritamız (kuş bakışı kamera açımız) mevcut. Mevcutta bulunan mühendis, işçi ve otomaton gücüne bağlı olarak şehir haritasında kömür, odun ve çelik kaynak noktalarından sınırlı sayıda ham madde sağlıyoruz. Avcı barakaları yapıp işçi atayarak çiğ yemek elde ediyor ve yemekhanelerde çiğ gıdayı insanları yiyebileceği şekilde yemek payına çevirebiliyoruz. Yeni yapılar keşfetmek için mühendislerimizin çalışacağı atölye yapısını kuruyoruz ve teknoloji ağacına erişim sağlıyoruz.

Teknoloji ağacı, şehrimize önemli geliştirmeler sağlayan araştırmalarla dolu. Araştırmalar sayesinde bıçkı evi, çelik fabrikası, duvar sondajı, kömür madenciliği gibi farklı yöntemlerle sınırlı ve sınırsız miktarda ham madde çıkarmamızı sağlayan yapıları inşa edebiliyoruz. Sera gibi yeni çiğ gıda üretme yöntemi ve revir gibi daha etkili sağlık ocakları inşa edebiliyoruz. Jeneratörün ısı gücü, alanı arttırabiliyor ve yeni ısı noktaları sağlayan buhar merkezleri üretebiliyoruz. Bu sayede hem verim artışı hem de insanlarımızı daha rahat ortamlarda yaşatıyoruz. En önemli iki araştırmadan biri ise "İşaretçi" araştırması. Dünya haritasına erişimi ve yeni bölgeleri keşfetmemizi sağlıyor. Bu sayede dünya haritasına yolladığımız keşif ekipleriyle keşfettiğimiz yerlerden ham madde toplayabiliyor, düzenli ve sınırsız ham madde kaynağı sağlayabileceğimiz karakollar kurabiliyoruz. Bir diğer önemli araştırma ise fabrika. Fabrikada, nadir kaynağımız olan Buhar Çekirdeklerini kullanarak otomaton üretebiliyor veya uzvu olmayan insanlar için protezler yapabiliyoruz. Otomatonların verimi ve çalışma alanlarını yine araştırmalarla genişletiyoruz. Ne kadar çok atölye ve mühendis varsa, araştırmalar da o kadar kısa sürüyor.

Üretim ve geliştirme dışında insanların huzursuzluklarını azaltıp umutlarını yükseltmemiz gerekiyor. Şehirde barınma, yemek, ısınma, sağlık gibi çeşit çeşit sorunların üstesinden gelmeniz için sözler vermeniz ve yerine getirmeniz bekleniyor. Tüm bu yapısal geliştirmelerle onlara yaşanılabilir ortamlar yaratabilsek de bu gelişim çok hızlı olmuyor. Bu yüzden tüm sözler yerine getirilemiyor ve herkes sağlıklı ortamlarda hizmet bulamıyor. Bazen fedakarlıklar veya yardımcı olacak düzenlemeler gerekiyor. Bu durumda oyuna farklı bir dinamik olan adaptasyon kanunları giriyor. Daha fazla üretim ve iş gücü için çocukları çalıştırabilir, çalışma saatlerini uzatabilir veya esnetebilirsiniz. Engelli insanların yaşamaları için hayatta tutmak ve bakım evi kurmakla ilgili kanunları imzalayıp onlara umut olabilirsiniz. Her kanunun anlık ve zamanla oluşan etkileri var, bu sebeple dikkatli olmak gerek. Çok çalışmaktan insanlar ölebilir, çocuklar kolay yaralanabilir, insanların huzursuzlukları yükselip size karşı koyabilirler. Adaptasyon kanunları dışında bir de sizi peygamberliğe veya diktatörlüğe kadar götürebilen inanç ve sıkı yönetim kanunları mevcut.

İnanç kanunları, insanların umutlarını arttıran ve hayatta kalmalarını kolaylaştıran hükümlere sahip. Şifa evi gibi mühendis dışında işçi ve çocuklarında insanlara bakabilmelerini sağlayan sağlık ocakları ve iş yerlerinin sıcaklığını arttıran aş evlerinin açılması sağlanabiliyor. Az miktarda yemek payı verilerek kullanabileceğiniz ayin ve dua yetenekleriyle insanların huzursuzluklarını azaltıp umutlarını çok yükseğe çıkarabiliyoruz. Eğer kanunlarda çok ileri giderseniz, insanların ölümüne sebep olsa da bir daha umudun düşmemesini sağlamak için peygamberliğinizi ilan edebiliyorsunuz.

Sıkı Yönetim kanunları, insanların üretiminde artış ve huzursuzluğu azaltmaya yönelik hükümlere sahip. Huzursuzluk azaldığı için işlenecek suçlar ve yaralanacak insanlarda azalma sağlanıyor. Üretim artışı sağlayan yetenek ile az bir miktar yiyecek payı verip insanların daha umutlu olması sağlanabiliyor. İnanç kanunlarında olduğu gibi çok ileri giderseniz diktatör olabiliyorsunuz. İnsanları dilediğiniz gibi idam edip, şehirden sürgün edebiliyorsunuz. Her iki kanun için sınırlarınızı bilmelisiniz. Adaptasyon kanunlarına nazaran bu kanunların yaratacağı etkiler çok daha etkili veya tehlikeli.

Hatalar, tatsızlıklar ve değerlendirme

Normal veya ekstrem zorluk fark etmeksizin havanın ısındığı veya soğuduğu geceler de büyük bir çoğunluk bir anda hastalanıyor. Yeni bir yuva senaryosunda "Yiyecek Payı Sözü" görevleri yerine getirilemiyor, hatalı o yüzden o sözleri kabul etmeyiniz.

Oyunun çoğu senaryosunda ne yaparsanız yapın insanlar mutlaka ölüyor. Bazı özel durdurulamaz olaylar mevcut ya da ben bu durumları bir türlü atlatamadım. Mesela Otomaton sıkışması olayında illa birileri yaralanıyor ya da ölüyor. Yaralanan kişide protezsizlikten intihar ediyor, manyakça bir durum. Seçmiş olduğunuz kanunları daha sonra değiştiremiyorsunuz. Bunun önü açılması gerek. Bazı senaryolarda, oyunun başlarında çalışan çocuklara ihtiyacım varken sonlara doğru ihtiyacım olmadığı için eğitmek istiyorum ama eğitim kanunu imzalanmıyor. Kanunların ya diktatörlük ya da peygamberlikle bitmesi dışında alternatifler olmalı diye düşünüyorum. İnanç kanunları her yönden daha avantajlı olduğu için dengesizlik var. Sınırsız modun tırt olması çok üzdü beni. Tüm senaryolardaki olayların karma bir şekilde karşıma çıkmasını isterdim. Fazlasıyla heyecanlı olurdu. Fırtına dışında başka büyük tehlikelerinde olmasını ve yeni senaryolarla geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Son olarakta oyunda bir kaç başlangıç gelişmesini çözdükten sonra tüm senaryolarda oyunun gidişatını aynı şekilde oynayabiliyorsunuz. Oyun kendini tekrar oynatıyor ama herhangi bir senaryoyu ikinci denemenizde başlangıcı çözdüğünüz zaman devamı çok rahat geliyor.

Benim için çok tadı damakta kalan bir oyun. Özellikle müzikleriyle canıma okudu. Hele "The City Must Survive" parçası karşısında gözyaşlarım, pıt. Herkese öneriyorum ama kaynak yönetimi oyunlarında tecrübeli oyuncuları tatmin etmesi zor olabilir.

Puan 80/100
Додано 9 вересня 2019 р.. Востаннє відредаговано 26 листопада 2019 р..
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
< 1  2  3  4 >
Показані результати 1–10 із 34