Recent reviews by KageKinshi

Ya şu amk oyunlarında dengeyi tutturun artık.

Overwatch mala bağladı, dengesiz eşleştirme ve smurfler yüzünden oyunu bıraktım. Bu çıkınca buna bakalım dedik.
Aynı bok. Yine boktan eşleştirme sistemi. Ya karşı takım ya da sizin takımınız aşırı iyi oynuyor, denge yok. Karakterler de bozuk. Iron manin cooldownı yok, aşağıya inmiyor. Venom ölmek bilmiyor. Doomfistin çakması iron fist diye bir or*****pu evladı yapmışlar, kıçınızdan ayrılmıyor. Scarlet witch ultisiyle tek atıyor. Köpekbalığı desen aşırı OP, yakaladı mı mapin dışına atıp triple quadra atıyor. Muhtemelen birkaç aya birçok karakteri nerfleyeceklerdir, şu anda overwatchın toksik tadını veriyor.

2017'de çıkan bu oyunu sağda solda gördüğüm 2B fanartlarından bilsem de o dönem oynadığım oyun tarzlarıyla uyuşmadığından ilgi radarıma girmemişti. Aradan yaklaşık 6 yıl sonra Ocak 2023'te animesi çıktığında animeyi izlemeden önce senaryo hakkında ön bilgiye sahip olabilmek için oynamaya karar verdim. Bu noktadan sonrasında yaşadığım şenliği oyunun bozuk olduğu kısımda anlatacağım ve neden oyunu önermediğimi anlatacağım ama önce senaryodan bahsedelim:




Uzaylılar, yaptıkları robotik varlıklar aracılığı ile insanlığı yok etmiştir. Hayatta kalanlar ayda bir kurul oluşturmuş ve androidler aracılığıyla dünyadaki uzaylı hakimiyetine son verip dünyaya geri dönmeye çabalamaktadırlar. Ana karakterimiz 2B'de bir operasyon için dünyaya geliyor fakat ekibindeki herkes yok olduktan sonra 9S adında bir android ile takım olup dünyadaki direnişe katılırlar.


Oyunun en iyi olduğu kısım hikayesi. Oynanışın bile önüne geçen bir hikayesi var. Sizi içine çeken ve oynadıkça hayatı sorgulatan sahneleri mevcut.
Ama hikaye sunumu rezalet!


Çünkü yapımcı abimiz Japon olduğu için hikayeyi bir anda oyuncuya sunmak istemiyor. Oyunu 2B ile bitiriyorsunuz, ki yaklaşık 6-7 saat sürüyor ve oyun bitiyor. Sonra save dosyanızı tekrar açıyorsunuz ve aynı oyunu evet aynı oyunu bir de 9S ile oynuyorsunuz. Peki bu neden sıkıcı?
Yapımcılar hikayenin derinliğini ve hikayenin bazı kısımlarını 9S'in gözünden görmemizi istiyorlar ancak bunu aynı oyunu yeniden oynatarak yapmaları çok sinir bozucu oluyor. Çünkü deli gibi combat yapabildiğiniz 2B'den sonra 9S aşırı sıkıcı bir oynanış sunuyor. Normalde bir oyunu oyuncuya yeniden oynattırmak istiyorsan yeni oyun akışında senaryoyu bambaşka bir hale getirirsin ve var olan mekanikleri iyileştirirsin. Undertale buna en güzel örnek. Ama oyun bize diyor ki "şimdi yürü git aynı oyunu hantal 9S ile oyna ve bitir ki asıl sonu oynama hakkı kazan ve aralara serpiştirdiğimiz senaryo kırıntılarını gör" Az buz da değil bir 6 saat daha oynayacaksınız ki 8 saatlik asıl son kısmı oynayabilesiniz. Bir nevi ödül-ceza-ödül sistemi gibi. Valla belli bir kısma kadar oynadıktan sonra mekaniklerden dolayı saldım ve Youtube'dan izledim. Bu oyun artık senaryosu için oynanacak bir oyun değil, çünkü animesi var ve hikayeyi oyundan bin kat daha iyi ve dolu işliyor.




Oynanışa gelecek olursak aşırı hızlı ve esnek bir karakteri yönettiğimiz için hızlı ve seri saldırılar yapabiliyoruz. Vuruş hissiyatı anlamında iyi olmasa da bu tarz hızlı oyunları sevenler için güzel. Ancak yeni hareketler yapabilme anlamında oyun zayıf. Omzumuzda gezen Pod'lara eklentiler ekleyerek yeni hareketler yapabiliyoruz ama bunlar doğrudan oynanışa bir etkisi olmayan bir geliştirme. Normalde God of War veya Devil May Cry gibi oyunlarda oyun ilerledikçe yeni hareketler öğrenir ve kombolarınızı geliştirebilirsiniz. Bu oyunda bu yok. Düşman çeşitliliği az. Aynı robotun uçan versiyonu veya farklı kıyafetlisi-boyutlusu ile savaşıyorsunuz. Birçok kişi oyuna zor demiş ancak alışınca zor gelmiyor.
Bossları fena değil. Özellikle robot bosslar zorlayıcı. Ancak burada bir tempo eksikliği var. Sakin giden bir oyun akışında bir anda senaryodan dolayı kendinizi dövüşün ortasında bulabiliyorsunuz. Özellikle oyunun sonlara doğru art arda 2-3 bossfight koyduğu oluyor. Oyun aşırı hızlı olduğu için sizden zaten yorulduktan sonra bir daha dövüşmeniz isteniyor. Ve oyunda autosave olmadığı için dövüşün ortasında çıkamıyorsunuz. Bu da en büyük eksilerden birisi.




Şaka gibi...2017 yılında karşımıza PS3 grafikleri ile çıkıyorlar. Kaplama kalitesi kötü, dokular bulanık ve ışıklandırma rezalet. O kadar kötü ki kaplama ve shader modları yükleyerek bu sorunları gideriyorsunuz. Karşılaştırmak için AC Brotherhood açtım ve onun grafikleri çok daha iyi görünüyordu. Firmanın beceriksizliği diyorum çünkü FF7 remake PS4'te çalışıyor. Bu oyunu kaldıran alet sizin oyunu niye kaldırmasın? Ha evet kaldırmıyor da ama orası teknik kısımda anlatacağım.

Bomboş ve amaçsız. Neden bu oyun açık dünya ki? Madem açık dünyasın bize daha iyi bir deneyim yaşat. Post apokaliptik bir evrende geçen dünyanı neden dev ağaçlarla ve bomboş binalardan ibaret bırakıyorsun? Senden yıllar önce çıkan güzel 2 tane örnek var. Crysis 1 ve 3


Özellikle 3.oyun bomboş bir şehir imajını gayet güzel veriyordu. Nier'de ise sanki indie bir firma yapmış gibi bir dünyası var. Görünmez duvarlar mevcut ve bölgeler arası geçişi koridorlar aracılığı ile yapıyorsunuz. Karakterin hayvan gibi bir hareket şeması var ama parkur yapamıyorsunuz. Ya düz yürüyorsunuz ya da apartmanların üstünden gidiyorsunuz. Bu da dünyanızı anlamsızlaştırıyor. Bütçe sıkıntıları varsa lineer ama atmosferi daha iyi bir dünyayı tercih ederim. Yani 2-3 bina geçtikten sonra zart diye çöle geçmek ne bileyim saçma geldi.




Bazı oyunlar için dersiniz ya "müziğin oyunu var" diye. İşte Automata böyle bir oyun. Müzikleri o kadar iyi ki daha oyuna başladığımda çalan müzikle beni oyuna bağlamıştı. Müziklerde genel olarak buruk bir ton mevcut. Sizi rahatlatıyor, mutlu etmiyor ama hüzünlendirmiyor da. O umutsuz, yapayalnız dünyayı çok iyi resmediyor. Şarkı sözleri için bile "Chaos Language" adında yeni bir dil hazırlamışlar ki bu evrene yakışan buydu. Şarkıların duygusal yönü o kadar güçlü ki oyunun 2.sonunda çalan "Weight of the World" adlı şarkının son kısmında şarkıcı ağlayarak şarkıyı bitiriyor ve yönetmenler duygusal imajından dolayı şarkıyı olduğu gibi oyuna ekliyorlar. Sadece şarkılarla istedikleri mesajı verebildiklerinin en büyük kanıtı ve başarısı budur.



Ben de dahil herkesi delirten kısma geldik. Arkadaş bu Square Enix, Final Fantasy 7 Remake'i 1 sene sonra pcye çıkarıyor, optimize ediyor ve yağ gibi akan oyun yapıyorlar. Nier için ise bütçeleri mi yok anlamıyorum. Konsolda fps düşüşleri hatta PS5'te çöktüğünü duydum ama PC'de yaşadıklarım beni çileden çıkardı. Elimde 3070ti, 32gb ram ve Ryzen 7 5700x olmasına rağmen kasım kasım kasıldı. Süreci şöyle anlatayım:


1-Oyun sabit 60fps başlayıp fabrika içinde kademe kademe 45fps ve en son fabrikadan çıkınca 15 fps oldu.
2-Belki anlık bir sorundur diye aynı sekansı 7-8 kere oynadım (15-30 dk sürüyor) ama bir değişiklik olmadı.
3-Korsan sürüm denedim durum hala aynıydı. Çaresizlikten Switch sürümlerini denedim ama 30FPS yüzünden vazgeçtim.
4-İnternette olmayan bir tavsiye üzerine pcyi resetleyip çalışan bütün arkaplan uygulamalarını kapattım ve oyun yağ gibi aktı.


Nedenini bile bilmediğim bir sorun yüzünden 2 günüm çöpe gitti. Sonradan %100 doğrulayamasam da Epic Games uygulaması açıkken bu sorunun yaşandığını gördüm. Epic Games ne yapıyor da oyunu bozuyor bilmiyorum ama böyle bir durum yaşandı. Ama sizin de başınıza gelirse Epic Games'i kapatın veya Fortnite oynadıktan sonra pcyi resetleyin. Tabi ki bu konuda Square Enix suçlu, adamlar Gamepass'e özel sürüm çıkartıp Steam versiyonunu gariban gibi bırakıyorlar.


İşte bütün bu yaşadığım bugfest, gameplay ve senaryonun gıdım gıdım verilmesi sebebiyle bu oyunu maalesef öneremiyorum. Mükemmel bir potansiyeli harcadıkları için de üzülüyorum. Çok daha iyi olabilirdi. Yoko Taro iyi bir hikaye yazarı ama bu zamana kadar elle tutulur tek oyunu Nier Automata. Abi sen hikaye yazmaya kesinlikle devam et ama oyun yapma ne olur. Animesi oyundan çok daha iyi ve oyun senaryosunda birçok boşluğu kapatıyor ve daha dolu bir dünya ve karakter ilişkisi sunuyor.

I finally learned how to delete default cube!

İlk başta alıp almama konusunda kararsız kalsam da sonradan zamlanma riskinden dolayı hemen aldım. Demosunu oynamış birisi olarak diyeceğim şudur ki bu oyun olmuş. Normalde online korku konsepti çok seven birisi değilim. Bir noktadan sonra içeriği çok tekrar ediyor ve rutine bağlıyor. Fakat Red Barrels ekibi bu konunun üzerinde fazlaca durmuşlar gibi görünüyor.

Oyunun konsepti şu. Bizler hayatta hiçbir şeyi başaramayan düşük seviye insanlarız. Murkoff tesisleri de bizim gibi insanları toplayıp mutlak özgürlüğe ulaştırmak için bizi bir merkeze hapsediyor ve bu merkezde bizlere çeşitli imtihanlar yaşatıyorlar.
İmtihanları bitirdikçe not alıyor ve para kazanıyoruz.

İmtihanlar oyunun kendisini oluşturuyor. Şu ana kadar Hapishane ve Oyun Merkezi imtihanlarını oynadım. İkisi de çok başarılıydı. Genel olarak imtihanlarda anahtar bulma, bulmaca çözme, vana açma vs gibi basit görevleri yaparak problemi çözmeye çalışıyoruz. Bu biraz sıkıcı görünüyor olabilir fakat oyun sizin asla rahatlamanıza veya sıkılmanıza izin vermiyor ve devamlı olarak üzerinize düşman yolluyor.
Düşman çeşitliliği oldukça fazla. Her bölümün kendine has bir ana düşmanı oluyor ve onu destekleyen normal düşmanlar, saklanan düşmanlar, arada bir çıkıp gaz vermeye çalışan düşmanlar var. Bu şekilde asla yerinizde sabit duramıyorsunuz ve devamlı diken üstünde oluyorsunuz. Özellikle belli aralıklarla çıkıp size zehirli gaz veren elemanlar çok sıkıntı.

Bölüm tasarımları da bu konsepte uygun hazırlanmış. Karanlık ve puslu haritalarda zar zor önünüzü görerek aşırı kalabalık duran ortamlarda ipuçları arıyorsunuz. Bir de her saniye peşinizden gelen düşmanlar sağolsun devamlı kafa karışıklığına sebep oluyorlar. Bölümler 4 kişinin beraberce tamamlaması için dizayn edilmişler, bu yüzden mutlaka 4 kişi girmeye çalışın. 2 kişi ile oyun çok zor oluyor.

Kısaca Outlast seviyorsanız mutlaka bu oyunu edinin. Konsept olarak çok başarılı. Uzun vadede sıkar mı bilmiyorum ama her oyun farklı bir deneyim yaşattığı için şimdilik keyfim yerinde.

İlk oyunun yaşattığı bu güzel deneyimden sonra denizin popo dondurucu soğuklarında geçen bu oyun, önceki oyuna kıyasla çok daha farklı bir deneyim yaşattı bana.

Öncelikle ilk oyuna kıyasla biyomlar kesinlikle daha başarılı. Kristal mağaralara hayran kaldım resmen.
Uzaylılar ise tartışmaya kapalı. Tasarımlar o kadar başarılıydı ki her birini durup durup inceledim, izledim. Sanat yönetmeni kimse ders almak isterim.
İlk oyundan farklı olarak bu oyunda karada daha fazla vakit geçiriyoruz, hatta kar tilkisi adında "bisikletimsi" bir motorumuz da var. Kara kısımları bana "Long Dark" hissiyatını yaşattı. O meşhur yer solucanlarına denk gelmedim. Keşke denk gelseydim, en azından denk gelme gerginliği olmazdı.
Karakterimizin konuşması ve AL-AN ile bağ kurması da oyunda yalnızlık hissini yok eden önemli unsurlardandı.

Üstte bahsettiklerim oyunun artılarıydı. Eksilerine gelecek olursak "Leviathan" sınıfı yaratıklar bu oyunda çok azdı. Sadece 3 tane büyük Leviathan'a denk geldik. Onlar da konumu sabit yaratıklardı, dolayısıyla gerilim yaratmıyordu. (Kristal mağarasındaki şerefsiz hariç, subanımı ve deniz tırımı parçaladı namussuz)
Kara bölümleri gereksiz karışıktı, bu kadar labirentimsi yapmaya gerek yoktu. Onun haricinde bir sıkıntım olmadı.

Güzel oyun, güzel serüven, güzel keşif hissi. Kesinlikle almanızı tavsiye ederim.






Son dakika hatunu simpleyen AL-AN'a da selam olsun

Oyun remastered olmasına rağmen çoğu yerde animasyon bugları mevcut. Ama en büyük sıkıntısı kesinlikle tutorialsız bitirmenin imkansız olması. Oyun size asla ne yapmanız gerektiğini söylemiyor veya ipucu dahi vermiyor. En ufak detayı kaçırırsanız yandınız, en baştan. Sırf bu sebepten ötürü oyunu bırakıyorum. Oyun zaten point and click e ben full tutorial izleyeceksem ne anlamı kaldı benim bu oyunu oynamamın?

Bir oyun çıktığı yıldan beri boktanlığından bir gram kaybetmez mi be? Ulan şu oynama süremin maksimum 50 saatinde eğlenmişimdir. Oyun çıkalı 4 sene olmuş, hala boktan buglar ve berbat bir eşleştirme sisteminiz var. Adama ulti atıyorsun adam görünmez duvara çarpıyor. Skill kullanayım diyorsun adam havada takılı kalıyor. Casual oynamak istersen herkes sanki Call of Duty oynar gibi Damage alıyor sonra bok gibi kaybediyorsun. Dereceliye gireyim diyorsun onda da boktan eşleştirme sistemi yüzünden senin takımındaki adamların karakter seviyeleri ortalama 30-35 iken karşı takımda 80-100 levellık adamlar geliyor. Sonra boku bokuna ölüyorsun ve rank düşüyorsun. Takım ruhu dediğin olayı zaten geçiyorum. Adam görevini yerine getirmiyor boku bokuna geberiyor sonra 4 vs 5 atmak zorunda kalıyorsun. Hele bir de ortayı bir kişi alırken rakip takımın gidip spawnkill için Base'de beklemesi de ayrı bir orçoluk. Haritalar desen ayrı leş. F atıp kaçayım diyorsun, her yere kutu koymuş yapımcılar. Kısaca Overwatch alabiliyorsanız alın, bunu oynamayın. Alamıyorsanız da Casual girin. Kaybederseniz de üzülmezsiniz.

Günümüzde geçen açık dünya oyunlarında verilecek ilk örnek her zaman GTA serisidir. Çocukluğumdan beri GTA oyunları ile haşır neşir büyüdüm. Ama artık Amerikan tarzından gına gelmişti. Biraz hava değişikliği lazımdı. Sonra karşıma Sleeping Dogs çıktı. GTA benzeri bir oyun olması dışında bir şey bilmiyordum. Oynadım bitirdim vee bu oyun tam aradığım şeydi. Bir değişikliğe ihtiyacım vardı ve Sleeping Dogs istediğimi verdi.

Wei Shen, eski mafya üyesi olan bir polistir. Eskiden bağlı olduğu Sun On Yee'ye geri dönüp hem mafyanın iç işlerinde yardımcı oluyor hem de polis olarak merkeze bilgi sağlıyor.

Oyunumuz Hong Kong'da geçiyor. Hong Kong hakkında çok bir bilgiye sahip değilim fakat yıllarca İngilizlerin elinde olup sonradan Çin'e teslim edilen bir bölge olduğu gerçeği aşırı şekilde iyi yansıtılmış.Mimariler,trafik ve park ticket sistemi ingiliz; kültür, yollar ve insan tiplemeleri Çin. Bu da oyuna apayrı bir renk katıyor. Özellikle hiçbir GTA oyununda etrafta dolaşırken etrafıma bakınmayan ben, bu oyunda arabayı kenara çekip etrafı seyrettim. Cidden iyi bir deneyimdi.

Oyunun tarzı Arcade aksiyon. Yani sağlam mekanikler beklemeyin. Bol bol araç kovalamalı sahneler olacak,araç patlatacaksınız,dövüşlerde kafa patlatacaksınız.Bir Just Cause gibi aşırı bir seviye değil tabi.Gerçekçilikten biraz uzak ama abartılmamış deneyimleri seviyorsanız tam size göre.

Oyun mekaniklerine gelecek olursak, oyun Hong Kong'da geçtiği için uzakdoğu dövüş sanatları ön planda tutulmuş. Düşmanlarınızla silahlarla değil, dövüşerek işinizi hallediyorsunuz. Dojoya gidip yeni hareketler öğrenerek çeşitliliği artırabilirsiniz. Bazı düşmanlar elinde satır,bıçak veya jop ile size saldırabilirler.Onların elinden alarak onlara karşı kullanabilirsiniz. Oyunda silah da var ama sadece belli görevlerde size veriliyor veya düşmanların elinden alabiliyorsunuz. Silah satan bir dükkan yok.

Onun dışında dövüşlere tat veren finish him tarzı hareketler yapabiliyorsunuz. Bunu yapabilmeniz için bölge içinde bulunan kırmızı ile belirtilmiş alanlara düşmanı sürüklüyorsunuz ve bitiriş vuruşu otomatik yapılıyor. Bölgeye göre değişiyor.Araba kapısı ile kafa ezme,bagaja atma,çöpe fırlatma,havalandırmaya sokma vs.birçok hareket mevcut.

Araç mekanikleri çok da ahım şahım olmasa da bir noktadan diğerine giderken işinizi görecektir. Harita içinde garajlar mevcut ve garaj içinden istediğiniz arabayı seçerek kullanabilirsiniz.Araba çalma görevlerini yaparak garaj içi araç sayısını da artırabilirsiniz. İleride açılacak vale ile garaj bulmakla uğraşmadan istediğiniz noktaya araç getirtebilirsiniz.

Müziklere gelecek olursak tıpkı GTA gibi araç içi radyo mevcut. Tabi ki GTA seviyesinde bir çeşitlilik yok ama müzikleri Asya temasına uygun ve güzel.Çalan müziğin üst kenarda isminin yazması da cabası. Şu üçlü tavsiyemdir, şehirde gece dolaşırken çok iyi gidiyor:
Hudson Mohawke - FUSE
Bei Bei & Shawn Lee - East (Billy Paul Cover)
Anti-Pop Consortium - Volcano (Four Tet Remix)

Kısaca Sleeping Dogs yıllarca GTA serisinin kabak tadı veren Amerikan tarzından biraz da olsa uzaklaşmanıza ve ağzınızdaki tadı değiştirmenizi sağlayacak güzel bir deneyim.Bol bol patlama,yumruk tekme dövüş seviyorsanız hemen başlayın derim.

Alternatif bir evrende Lara Croft ile Prophet çocuk yapmaya karar verirler. Yıllar süren silah ve exosuit eğitiminin ardından Prophet Amerikayı kurtarmaya gider ve kızını Lara'ya emanet eder. Fakat Lara eski usül eğitimden yana olduğundan Shelia'yı amcası Dante'ye eğitimi için bir süreliğine bırakır. Shelia burada combolu kılıç eğitimi alır ve Natural Science Research Organization adına çalışmaya başlar.Görevdeyken bir terslik çıkar ve yanlışlıkla bir portal açarlar.Bu portal onları çakma Jotunheim'e ışınlar. Bu teknolojiyi yapan abiler Doom serisine bayıldıkları için benzer bir simülasyon yapmak istemişler. Bu yüzden haritanın belli noktalarına bol bol draugr,aslan kaplan vb yaratıklar eklemişler. Bakalım annesi,babası ve amcasının eğitimleri Shelia'yı bu beladan kurtarabilecek mi?

BU İNCELEME SİNİR HALİYLE YAZILMIŞTIR

Gta serisinin en y***k oyunu olabilir. Bir GTA oyunu oynarken hiç bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum.
Bir kere senaryo ve görevler leş.Şuraya git bunu kes,onun aracını çal vs vs bu ne lan?
Oyunun mekanikleri ayrı leş.Silah alıyorsun ama M4 ve sniper dışındaki hiçbir silah, ilk atışınızda adamları öldürmüyor.Bu da öylesine dolaşırken sizi arabadan çıkaran s*ktiğimin mafya bozuntularına karşı bir b*k yapamamanıza sebep oluyor.

Arabalar desen tenekeden halliceler. 2 duvara çarpıyorsun hemen duman çıkmaya başlıyor.Ondan sonra zaten s2k mafyalar gelip arabayı patlatıyor.Normalde sorun değil ama bazı görevler özel araba istiyor ve o arabayı şehrin öbür tarafından getirip sonunda araba güme gidince sinirleniyorsunuz haliyle.
Senaryoyu da anlamama rağmen o kadar sıkıldım ki oyunun sesini kapatıp podcast açıyorum ancak o şekilde oynayabiliyorum.

Kısaca bu oyunu zamanında oynayıp beğendiyseniz alıp tekrar oynayın, benim gibi sıfırdan oynuyorsanız önermem çünkü leş.

2002'de çıktı ne bekliyorsun diyecek arkadaşlara cevabım: 2002'da tonla güzel oyun çıktı. GTA 3 açık dünya konusunda devrim yapmış olsa da geriye kalan neredeyse her şeyde sınıfta kaldı.